Hava Durumu

Sosyolojik ve psikolojik etkiler ve ekonomi

Yazının Giriş Tarihi: 28.09.2016 10:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.09.2016 10:08

15 Temmuz darbe girişimi sonrası bazı çevrelerin Türkiye ekonomisinde yaşanacak çökme hevesleri kursaklarında kaldı. Silahla yapılamayan darbe ekonomik olarak yapılabilirdi. Ancak ülke dinamikleri buna izin vermedi.

Rusya krizi ile birlikte tırmanan terör ve nihayetinde 15 Temmuz gecesi yaşananlar ile birlikte ülke ekonomisi oldukça zorlu bir süreç yaşadı. Halen üst üste gelen bu olayların sonuçlarını yaşıyoruz.

Turizm gelirlerimizde ve tarım ürünleri ihracatında önemli bir yer tutan Rusya ile yaşanan istenmeyen durumlar neticesinde her iki sektör de zor dönemler geçirdiler. 2016 yılı Türkiye ekonomisi açısından kayıp yılı oldu. Ekonomide bu tür daralmaların toparlanması ise uzun bir süreç alacağı muhakkaktır.

Türkiye'nin çok kısa sürede yaşadığı bunca kaosa karşı dik durması elbette çok önemli. Ancak etrafa mutluluk tebessümleri saçarak bu zor günleri atlatmak mümkün değil.  Ekonominin çok fazla formüle edilemeyen tarafı sosyolojik ve psikolojik etkenlerdir. Bu iki faktörün pozitif olması, ekonomiye artın değer katacaktır.

Tek bir şartla; Mutluluk tabloları çizerken aşırıya kaçmamak ve gerçekleri ıskalamamak. Maalesef bazı mecralarda aşırı güven pompalaması var. Abartılı mutluluk gerçeklerle veya başka operasyonlarla yüz yüze geldiğimizde motivasyon düşmesine, güven kaybına sebebiyet veriyor.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi noktalarında en ufak negatif açıklama piyasalarda olumsuz etkilerin oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu tür kredi derecelendirme kuruluşlarının hangi merkezlerde yönetildiği ve hangi amaçlara hizmet ettikleri ortada. Ancak uluslararası piyasalar verilen derecelendirme puanlarına fazlası ile önem veriyor. Sonuçta da döviz kurlarında olumsuz ve spekülatif oyunlar dönüyor. Sonuçta kredi ve girdi maliyetleri artıyor. Karşılığı ise negatif yatırım, daha pahalı dış alım, daha ucuz ihracat.

Bütün bu olumsuzları minimum düzeye indirmek için ekonominin gerçeklerini konuşmak ve ona göre tedbir almak gerekiyor. Ekonomi yönetiminin pozitif hedefleri varsa ki, olmak zorunda gerçekçi olmak e dozundan fazla mutluluk enjekte edilmemesi gerekiyor.

KREDİ TUZAĞINA

DÜŞMEYELİM

Hükümet iç piyasayı canlandırma amacıyla kredi kartı limitlerini ve taksit sayısını arttırdı, tüketici kredilerinde ise vadeleri uzattı. Amaç, ekonominin bu enstrümanları ile talep oluşturmak ve ekonomiye hareket getirmek.

Kredileri özendirirken, bir yandan da kredi borçlarına yetmiş iki aya varan taksitlendirmeler ile yapılandırma getirildi. Bir yanda kredi atağına düşmüş insanlar, bir yanda krediyi özendirme. Mevcut ekonomik durumda bu bir tezattır. Bir yanda milyonlarca ödenmemiş kredi borçları varken kredileri özendirmek. Daha önce söylediğim gibi bu iyi niyetli bir girişim. Ancak, gelirleri arttırmadan harcamaları özendirmek sosyolojik ve ekonomik intihardır.

Türkiye vatandaşlarının büyük bir bölümünün ertelenmiş talepleri var. Ancak, ekonomiyi algılama ve uygulama alışkanlıklarımızın çok ta iyi olduğu söylenemez. Hâlihazırda tüketici kredilerinin geri dönüşü için kırk sekiz ay iş garantisi mevcut değil. Düşük gelir seviyesi ve çok az bir satın alma gücünün olduğu ekonomilerde bireylerin gelirleri attırılmadığı ve sosyal refah sağlanmadan arttırılan kredi imkanları çok daha vahim neticeler verecektir.

Tekrarlamakta fayda var; Gelirleri arttırmadan harcamaların arttırılması, ekonomik ve sosyolojik intihar olur. Ekonomik sorunlara yine ekonominin kendi kuralları içinde çözümler üretilebilir. Türkiye sosyolojik bir çöküntüye daha katlanamaz.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.