Hava Durumu

RTÜK ruh Türk oldu

Yazının Giriş Tarihi: 15.02.2017 10:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.02.2017 10:10

Defalarca dile getirdim dile getirmekten de hiçbir zaman geri durmayacağım. Çünkü ortada bir kıyım var ve benim bu kıyıma sessiz kalmam geleceğime ihanet etmem demektir.

Geçen uzun uzun düşündüm; nedir bunların bizimle derdi, neden toplumla uğraşır dururlar?

Sonra kendimce naçizane bir kanıya vardım. Adamlar yememiş içmemiş Osmanlı'nın asırlarca dünyaya hükmetmesinin sırlarını araştırıp bulmuşlar. Bu buluş da onları büyük bir projeye sevk etmiş. O proje ise toplumu ayakta tutan ve Osmanlı'nın asırlara mühür vurmasını sağlayan değerlerini yok etme seferberliğidir.

Gelin hep beraber bu projede kurulan tuzaklara ve yok edilmek istenilen değerlere bakalım.

Birincisi bir toplumu ayakta tutan önemli değerlerden biri inanç yapısıdır. İşte bundan dolayıdır ki öncelikli olarak bu değerlerimize saldırdılar. Bizleri güldürürken zehirlemeyi başardılar. Dikkat ettiyseniz Yeşilçam sahnelerinin birçoğunda din adamları, camii hocaları düzenbaz ve para verildiğinde istenileni yapan tipler olarak aktarılmaya çalışıldı.

Allah'ın (c.c)  karşılıksız rızık veren manasına gelen Mennan sıfatını dizilerde işe yaramaz rollerdeki kişilere verme küstahlığından bile çekinmediler. Yıllarca izlediğimiz sözde savaşçı İslam'ı yayan birçok Yeşilçam kahramanları bir taraftan İslam'ı yayarken diğer yandan zinasını yapıyor, içkisini yudumlayabiliyordu. Bu da toplumun bilinçaltına İslam'ı yaşarken zinayı ve içkiyi normal bir davranış olarak algı oluşturmak istendi.

İkinci önemli saldırıda ise toplumun temel taşı olan aile yapısı hedef alındı. Lüks hayatı ekranlardan insanlara benimsetmek istenilmesinden dolayı aile içerisinde yaşanan huzursuzluk ve memnuniyetsizlik gibi sorunları beraberinde getirdi.

Sapık zihniyetler üzerinden kurgulanan dizilerle en önemli dayanışma mekanizması olan aile fertlerin birbirine şüpheyle bakmalarına yol açtılar. Bununla kalmayıp ailenin temeli olan evlilik kurumlarını da zedelemeye günümüzde bile hala devam etmekteler.

Cahiliye devri kölelerinin satıldığı pazarlarını anımsatan programlarda ar ve hayâ katledilmektedir. Yaratılanların en şereflisi olan insan bu rezillikle hayvanlardan daha aşağı bir şekilde yansıtılmaya çalışılmaktadır.

Üçüncü saldırı ise gerek reklamlar gerek yaptıkları dizilerle insanları israfa yönlendirme konusunda gerçekten büyük başarılara imza attılar. Özellikle gençlerde bu zehir o kadar etkisini göstermeye başladı ki kime baksanız bir moda takıntısı.

Geçenlerde bir avukat arkadaşla sohbette içimi sızlatırken aynı zamanda düşündüren bir olayı anlattı. On sekiz yaşındaki bir genç yirmi dört adli dosyası var ve bu dosyaların hepsi gasp ve hırsızlık. Savcı bey çocuğa bu yaşta neden bu kadar bataklığa girdiğini sorduğunda çok manidar bir cevap alıyor: "Ben bir kız sevdim hâkim bey,  canımı istese verirdim her gün yeni bir moda çıkıyordu ve sevdiğim benden bunları istedikçe ben almak için çalıştım fakat bir yerden sonra tükendim para bulamayınca kendimi bu bataklığın içinde buldum."

Evet, bu gençliği yakılan kişilerden sadece birinin hayat öyküsü.

Dördüncüsü ise nesli kaynağından kopararak, ecdada düşman etmek. Kanuni Sultan Süleyman Han gibi birini bile haremden çıkmayan biri olarak yansıtmaya çalışmalarının altında hiçbir iyi niyet yoktur. Bunları saymakla bitirmek belki aylar alır. Lakin benim merak ettiğim nokta şu: Ortada bu kadar tuzaklar varken RTÜK ne zaman lütfedip görmüyorum, bilmiyorum, duymuyorum oyunundan vazgeçip ruhlar âleminden normal âlemde üzerine düşeni yapacak?

Ben bu saçmalıkları bir an önce bitirmesi için RTÜK'ü acilen göreve davet ediyorum.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.