Hava Durumu

Hayatın gerçekleri

Yazının Giriş Tarihi: 20.03.2016 14:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.03.2016 14:26

Doğduk... ve öyle yada böyle yaşıyoruz. Okul çağına geldiğimiz zaman tohumlarımızı eğitim camiasının içerisine attılar bizi eğittiler ya da eğittiklerini zannettiler, bilmiyorum...  Büyüyoruz, zamana 'dur' bile diyemeden her geçen gün ömürden tüketiyoruz. Hayattan izin almadan. Kimini sevip barımıza bastık kiminden de uzak durduk. Her ne kadar aile ve çevre kararlarımızı, planlarımızı hükmetmek istese de biz yine de kendi çizdiğimizi doğru ya da yanlış aldık ve o yolda yürüdük, düşe kalka...

Kimi zaman umutlarımızı kaybedip dizlerimizin üzerine çöküp ağladık kimi zamanda gururumuzu bile ayaklar altına alıp yarın doğacak olan güneşe sarıldık... Fakat ne yaparsak yapalım biz kendimizden kopup gidemedik, benliğimizi öldürsek bile...

"Ellerim kan revan içinde titriyor... Gözlerim donmuş nasıl olur da bu cinayeti işlerim diye düşünüyor...
Yapacak bir şey yoktu gülüşü gidince nefesi de gitmişti.
Filmin fragmanı gösterilmiş ve sahne kapatılmıştı... Gerçekler halı altında ölü halının üstünde...
Ve insanoğlu kendi benliğini öldürüp başka bir benlik ile yaşamayı öğrenmişti...
Dedim ya yapacak bir şey yok..."

Maalesef ki böyle...

Gelelim asıl anlatmak istediğime aslında hayata dair pek söyleyecek sözüm yok çünkü o kadar tecrübemde yok. Fakat yine de bende izlerini bırakan ders çıkardığım sözleri sizinle paylaşmak isterim.  " ... Ne yazık ki bu hayata veda ederek başka diyarlara gitmek zorundayım bu benim tercihim değil meşru müdafaa hali...Eğer bunu yapamazsam bir gün daha yaşamama olanak yok çünkü biliyorum ki ömrümün sonuna kadar aynı evde oturacağım, aynı koltukta televizyon izleyeceğim ve aynı lokantalarda yemek yiyeceğim... Ve sonunda bir gün çılgın bir ambulans ile aynı sokakları geçerek hastahaneye götürülüp orada öleceğim ya da hastahaneye yetiştirilmeye bile fırsat olmadan..."  Sizce de öyle değil mi?

Ne yapıyoruz biz ya da ne yapmaya çalışıyoruz. Kırk küsur yaşına gelip hala karakterleri oturmamış insanlar var iken biz bu dünya da neyin savaşını veriyoruz. Daha dün gömdüğümüz taze fidanların kokusu gökyüzünden dağılmadan saldığımız bu nefesler neyin nesi... Evet doğduk, yaşıyoruz hedef var ya da yok. umut var ya da yok... Büyüyoruz aynı mahallede, aynı evde, "el-alem" dediğimiz kahr olasıca kasvetli yüzlerle. Zemheri bir kış ayı gibi soğuk insanlarla...

Gitmemiz gerekiyor, güneş doğdu doğacak iken evden çıkıp gitmek gerek... Hayatı sevdiklerimiz ile başkalaştırıp sadece mutluluk formüllerini aramamız gerek. Dünde kalmış temiz umutlar ile güneşin doğusunu seyretmemiz gerek...

Hadi gidelim, ayaklarımızın kuma basacağı yere,

Üzülme! Çakıl taşı batacak diye..." diyebileceğiniz umut yüklü eş - dost ile beraber olmanız umudu ile...

Saygılar...

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.