Kim ne yapabilir?

Siyasetin Hocası değildi ama Hoca siyaset uyguluyordu Davutoğlu. Naif duruşlu hüzün yüzü unutulur değil; Haziran hüznü, Kasım başarısı değiştirmedi bu duruşu ve yürüyüşünü.

Her şeyin bir başlangıcı bir de sonu var; bu sonlu dünyada. Hem Ahmet Bey bir yere gitmiyor, uzaya da taşınmıyor, Âlem de değiştirmiyor! Siyaset bu; bugün varsınız yarın başka yerdesiniz, diğer gün yine zirvedesiniz; Bugünden yarına çok uzun zaman siyasette.

Bilgisi, uygulama becerisi, yönetim başarısı, gençliği ve Anadolu yüzlü oluşu, daha nice olumlu yönleri; lider olmak başka bir şey. Denir ya lider olunmaz, doğulur.

Nice yıldır ülkemiz sarp yokuşu aşma aşamasında, kaç barikat atlattı da bugünlere geldi; görünen o ki mayınlı yollar, bariyerler bitmiş değil, bitecek gibi de değil. Biz var olduğumuz müddetçe hedefteyiz; bizim hedefimizse çok daha büyük.

Dünya dengeleri, hadiselerin akışı, zamanın ruhu bizi tarih sahnesine sürüklüyor; ekserimiz bunu anlamasa da görenler bunu görüyor. Niye örgütler üzerinden örtülü bir saldırı yaşıyoruz; niye hainleri ve ahmakları üzerimize saldıkça salıyorlar?

Tarih yapıcı kimliğimizi, medeniyet kurucu kişiliğimizi bildiklerinden, dünyada söz söyleyecek başka kimse kalmadığını anladıklarından.

Bu kritik süreçte Başbakan değiştirmek, Başkanlık sistemine geçmeye çalışmak, anayasayı değiştirmek; zemini daha kaygan ve kırılgan yapıyor; belki de bu gerekiyor, belki de böyle olmalı. Zaman çözecek ve gösterecek bütün bunları.

Küçük hesaplar, küçük kaygılar, küçük koltuklar, küçük hazlar ve gazlarla uğraşacak ve kaybedecek zamanda değiliz.

Attığımız her hedefi vurmak, attığımız her adımı doğru atmak durumundayız; vefa hakikate, vefa gerçekliğe, vefa doğruluğa; İsimler, resimler sonra gelir.

Bu ülke için bir çivi çakan ister Başbakan olsun, ister bir çoban olsun, ister isimsiz bir kahraman olsun; hepsi kıymetlidir, hepsi teşekküre değerdir; sarp yokuşu geçtiğimizde hepsi tarihin defterinde unutulmazlar sayfasında yazılacaktır.

Yolumuz uzun, yokuşumuz yüksek, hedefimiz büyük; enerjimiz çok, umudumuz büyük, şevkimiz coşkun...

 Kim ne yapabilir?