Topyekun sağlık olsun

Hafta sonu evde idik.

Bir düşündüğümde zaten genelde evde geçiriyordum.

Herhangi bir programım yoksa.

Ne yapıyorduk?

Kitap okuyup, televizyon seyredip yan gelip yatıyorduk.

Televizyon seyretmeye bir bakalım mı?

Teknolojinin gelişimiyle bilgisayar ve cep telefonlarımızdan da televizyon izleniyor.

Hatta bazı kanallar programlarının bir kısmını sosyal mecralardan canlı yayınlıyor, hatta tüm yayınları uygulamalar ile elimizdeki telefonlara taşıyorlar.

Hayatımızın her safhasında olan 'televizyon yayınları' denetleniyor mu ki?

Aslında böyle bir kurum var.

Mecliste grubu bulunan partiler tarafından temsilciler bu üst kurulu oluşturuyor. Hükümette dokuz kişilik kurula bir başkan atıyor.

Bu kuruluş RTÜK.

Ne iş yapar?

Topluma sağlıklı yayın ulaşmasını denetler.

Görevlerinden birisi de bu?

Kendisine ulaşmış şikayetlere göre harekete geçip ilgili şikayeti takip edip yayın tezkibi ve para cezası veya ekran karartma uyguluyor.

Yani buradan şunu anlıyoruz.

RTÜK kendisine bir şikayette bulunulmadığı sürece harekete geçmiyor, sanırım.

Harekete geçse ne oluyor?

Hiç! Akrep akrepliğini, arı arılığını yapıyor.

En son yapılan düzenleme 21.05.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş. Yeni düzenlemeler, teknolojik gelişmeler AB normlarını içermekte.

Televizyon kanalları af edersiniz lağım kanalları gibi oldu.

Özellikle 6284 No'lu AB uyum normlarına göre düzenlenen yasa gereği ailenizle dizileri izleme şansınız yok.

En masum dizilerde bile bilinç altı sahneler, araya sıkıştırılmış kelimelerle aile yapısını bozmaya dönük yayınlar yapıyor. Yarışma, spor, müzik, şovlar, her programda ifsat çalışması var.

Evlilik programları, hatta yemek programları bile tehlike içerir durumda.

Çizgi filmler bile tehlikeli!

**

RTÜK şikayet gelirse harekete geçiyor.

Ya Aile Bakanlığı, hiç mi rahatsız olmuyor yapılanlardan?

Hadi bakan hanım bilemiyor diyelim, yardımcıları danışmanları, illerde müdürlükler....

İstediklerinde bazı programlara yayın yasağı koyduruyorlar. Hem de anında bir telefonla.

Mübarek Ramazan'a ramak kaldığı günlerde bir takım hadsizler aile yapımızın giderek bozulmasına neden olacak bir diziyi başlatacaklarını duyurdu.

Hem de ramazanın ilk günü.

Değerlerimize öyle zararlar planlanıyor ve uygulamaya geçirilmeye çalışılıyor ki bunları ya dış mihraklar ya da kuklaları yapıyor.

Neredeyse her dizide aile yapısını zedeleyici mesajlar veriliyor. Zedeleyicilik merkezinde ise 6284 numaralı yasa var.

Bizim değerlerimiz AB yasalarına teslim edilemeyecek büyüklüktedir.

En büyük değerimiz de ailemizdir. 

**

Halkımızdan büyük kısmının kazığı yedikten sonra aklı başına geliyor.

Ülke olarak, dünya olarak zor günler yaşıyoruz. Sağlık için çeşitli tedbirler, tavsiyeler, önlemler ile yaşamımızı sürdürüyoruz.

Bedenimizi ilgilendiren hususlarda sağlık tedbirleri alıyoruz.

İnsan önemlidir. Şerefli mahluk olması için yaratılmıştır.

Sağlıklı yaşamak her insanın hakkıdır. Sağlığımızı bozucu nesneleri, olayları, vakaları önlemek ise, bizi yönetenlerin görevidir. Seçimlerde insanlar kendilerini yönetecekleri tespit eder, belirli süreliğine yetki verirler.

İnsan vücudunun beden ve ruhtan oluştuğunu bilmek için sağlıkçı olmamız gerekmiyor. Bedenimizi ilgilendiren konulara ne derece hassasiyet gösteriliyorsa, insan ruhunu ilgilendiren tedbirler de alınmalı. Tavsiyeler hazırlanmalı. Denetim mekanizması kurulmalı. Çarklar çalıştırılmalıdır.

Papazların kiliselerde ezanlar okuttuğu, Kur'anı Kerim dinlediği çaresizce kurtuluş aradığı günlere şahitlik ediyoruz.

Biz ise ülkemizde beden ve ruh sağlığımızı bozmak için çalışanlara geçit vermeyelim. Aracına yakıt koymayalım. Gecesine ışık yakmayalım. Ceplerine harçlığı biz koymayalım.

İstanbul sözleşmesi bir gün yırtılıp atılacak. Bu gün yöneticiler bunu yapmazsa, yapacak yöneticiler elbette gelecektir.

Unutmayalım, 'Başımıza gelenler ellerimizle yaptıklarımızdan dolayıdır.'

İnsan sağlığına, bedene ve ruha topyekun önem verelim.