Hava Durumu

İstiklal Marşı 99. yılında

Yazının Giriş Tarihi: 13.03.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.03.2020 07:30


Milli Eğitim İstiklal Savaşının kazanılması orduya askere moral vermek amacıyla, bir şiir yarışması düzenler.

724 eser yarışmaya katılır.

Mehmet Akif eser gönderenler arsında değildi.

Milli Eğitimin başındaki Hamdullah Suphi Bey Akif'in yakın çevresine neden yarışmaya katılmadığını sorar ve öğrenir.

Mehmet Akif para ödülü olduğu için yarışmaya katılmamıştır.

Kendisinin de yakın arkadaşı Hamdullah Suphi Bey Akif'i ikna eder.

Ankara'da Tacettin Dergahı'nda Mehmet Akif bir gecede günümüzde İstiklal Marşı olarak bilinen şiiri bitirip teslim eder.

Yazılan eser önce cephedeki askerlere okunur ve büyük beğeni kazanır. Askere moral olur.

Daha sonra bazı gazetelerde yayınlanır.

Ön eleme sonunda yedi tane eser 12 Mart 1921'de Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açılır.

Mehmet Akif'in şiiri kürsüde Hamdullah Suphi Bey tarafından okunur.

Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyecana kapılır. Vekillerden aldığı alkış nedeniyle diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmez. Bazı itirazlara rağmen Mehmet Akif'in şiiri kabul edilir.

Akif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai'ye bağışlar.

O yıllar savaş içerisinde olunduğundan beste için iki yıl gecikme olmuştu.

12 Şubat 1923 de bestelenmesi gündeme alınır.

24 besteci yarışmaya katılır. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde besteler kullanılır.

1924 yılında Ankara'da seçici kurul kararı ile Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi kabul edilir.

1930 yılına kadar kullanılan beste cumhurbaşkanı senfoni orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922 de yaptığı beste yürürlüğe konur.

Günümüzdeki hali ile de kullanılmaya devam ediliyor.

Mehmet Akif İstiklal Marşı şiirini yazdığında safahat isimli kitabına dahil etmez.

Türk Milletine armağan etmiştir.

Ayrıca çok meşhur sözünü de hatırlayalım, 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.'

Aslında Akif bu sözüyle yaşanan zor günlerin hatırdan çıkartılmamasını istiyor ve böyle bir dua da bulunuyor.

Günümüze geldiğimizde ise yaşanan zorluklar aşılmış.

"Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce, gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve mesafe almak zorundadırlar. Evvela, 'Bu yolu ben nasıl aşarım?' korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman, insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar."

Muhakkak her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.

İstiklal Marşımızın 99. yılını geride bıraktık.

On kıtasında yer alan her mısrasını iyice ezberlemeli ve hepimizin bu şuur ile ecdadımızın nesli olma yolunda ilerlemeliyiz.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.