Hava Durumu

Herkesi mutlu görmek istiyoruz, ama!

Yazının Giriş Tarihi: 21.10.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.10.2019 07:30

Bazen mutluluğu bozmak isteyenlerle savaşınız olur.

Savaş insanlara mutluluk getirmiyor aslında, ya mecbur kalınırsa!

İnsan olmanın sorumlulukları var. İyi insan olmak daha büyük sorumluluk gerektirir.

İyi insan, çevresindeki yanlışların doğruyla, kötülüklerin iyilikle, zararlıların faydalıya dönüştürülmesiyle, zulmün yok edilip adaletin tesis edilmesiyle vakit geçirendir. Yeryüzünde Allah'ın sayılamayacak nimetlerinin israf edilmeden insanların sınırlı ihtiyaçları için adil paylaşımın sağlanabilmesi mekanizmasının kurulması şarttır.

Irkı, inancı ne olursa olsun bu senkronun insanlar arasında uygulanabilmesi huzur barış mutluluk için kaçınılmazdır.

Peki kavga nereden çıkıyor?

Senkron karşıtı a'senkron fikriyatından.

Hatta kavgayı çıkaranlar bir sistem kurmuşlar. Tez/Antitez=Sentez.

Ne mi demek?

Oluşturdukları sistemde bir tezleri var, tez tutmazsa antitezi devreye alıyorlar. Sentez de yani sonuçta hep kazananlar kendileri oluyorlar. Yani plan yapıyorlar, ama bir B planı hep var.

Bunu şöyle de açıklayabiliriz. Satranç oyununda siyah taşlar da kazansa, beyaz renkliler de galip gelse kazanan kendileri olacak gibi oyunu kuruyorlar.

Siyaseti de boş bırakmıyorlar. Sağ parti de kazansa sol, iktidar olsa da hep kendi istedikleri oluyor. Kazanımları, ne kadar isterlerse o kadar oluyor. Dünyada da istedikleri coğrafyada istedikleri değişiklikleri çıkarlarına uygun planlıyorlar. Buna sömürü sistemi de diyebiliriz.

Çıkarlarını ise siyasetçilerle başarıyorlar. Mesela ekmek kaç paraya satılacak, elektrik, akaryakıt fiyatı ne olacak siyasiler belirlemiyor mu?

Bir siyasetçi "Fas'tan Endonezya'ya kadar olan ülkelerin sınırları değişecek" dedi. Şimdi bu planlanan uygulanmıyor mu? Condoleezza Rice bu sözü söylemedi mi? Bu sözler, 7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde bir makalede yer almıştı.

Söylediği günden itibaren bahsedilen coğrafyadaki olayları bir düşünün!

Irak ile başlayan süreç, bugün Suriye ile devam ediyor.

Suriye sınırımız en geniş kara sınırımızı oluşturuyor. İster istemez konu bizi yakından ilgilendiriyor. Bu güne kadar bizim tarafımızdan konuyla ilgili yapılanlar hakkında birçok cevabı verilmesi gereken soru var. Bu soruları Türkiye'de STK'lar artık seslerini yükselterek kendi aralarında konuşuyorlar. Biz şimdi konuşulan sorulardan ziyade, "sorunun temelini" ortaya koymak istiyoruz.

Bir başka sefer soruları dillendirip "STK'ların sesi" oluruz inşallah.

Sorunun çıkma sebebi aslında çok basit.

İnanış farklılığı! Öncelikle biz tevhit inancına sahibiz. Batı ise teslis inancına.

Bizim inancımıza göre insanlar doğduklarında günahsız ve Müslüman olarak dünyaya gelir. Batıya göre durum çok farklı. Onların inanışına göre doğan çocuk günahkar olur, vaftiz edilmesi gerekir. Diğer bir farklılık ise biz Müslümanlara göre Allah'ın nimetleri sınırsız, kulların ihtiyaçları sayılı ve sınırlıdır.

Batı ise aynı fikirde değil. Batıya göre Allah'ın nimetleri sınırlı, kulların ihtiyaç ve istekleri sınırsızdır. Ve yeryüzünde nimetler günümüzdeki mevcutları kadardır. Bu nimetler bizim olsun tasarrufunu biz yapalım düşüncesindeler. Çünkü batılılar en çok ölümden, ikinci sırada aç kalmaktan korkuyor.

Şimdi bir örnek verelim. Batılı Corc'a sorsak, evinin bahçesinde ağaç var mı? -Var. Ne ağacı diyelim,  elma ağacı olsun. Bu ağacın kaç tane yaprağı var hiç saydınız mı mister? -Tabi ki saymadım neden sayacakmışım, cevabını duyar gibiyim. Peki mister Corc, geçen yıl bu elma ağacı burada mıydı? -Yes. Ağaçta kaç tane elma vardı? -Saymadım. Yaprak var mıydı? -Vardı ama döküldü. Yaa, demek yaprak vardı ve döküldü, bu yılki yapraklar ve elmalar başka yani!

Mister Corc, ömrün 150 yıl olsa, her gün bir tane dana yesen, yiyeceğin dana sayısı ne kadar olur? Hesap yapmaya başlayan Corc'a fırsat vermeden yeni soruyu yapıştıralım, "belirli bir sayı da olur değil mi?" Corc, Afrika'da aslanların kovaladığı bir bufalo sürüsündeki sayıyı biliyor musun? Ben cevaplayayım mister, hem bahçendeki ağacının yaprak ve elma sayısından, hem de Afrika'da bir sürüde yaşayan bufalo nüfusundan bir habersin. Hani Allah'ın nimetleri sınırlı idi?

N'aberrr! 

Yeryüzünde Allah'ın nimetlerini sen bu kafayla adil biçimde dağıtamazsın. Bozgunculuk çıkartma otur oturduğun yere! Senin hakkına ne düşüyor ise hiç tereddüt etme biz sana veririz. Örnek mi istiyorsun? Macar tarihçi der ki "Osmanoğulları Macaristan'da kaldıkları üç yüz yılda topladıkları verginin iki katı sadece imara harcamış."

Bak sana söylüyorum mister, yeryüzünde Allah'ın nimetleri asla sayamayacağın kadardır, ve de benim-senin ihtiyaçlarımız Allah'ı zor durumda bırakamaz..

Sanki bunun için mücadele gerek, ne dersiniz?

** 

    

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.