Hava Durumu

Güzel günlere özlem duyuyoruz

Yazının Giriş Tarihi: 06.11.2020 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.11.2020 06:30

Neredeyse her on yılda bir ekonomik kriz yaşıyoruz.

Ülkemizin deprem gerçeğini de unutamıyoruz.

Tabi ki büyük resmi de fark etmek lazım.

Daha birkaç yıl önce alım gücümüz neredeyse iki kat daha yüksek idi.

Dövizin uçuşu cebimizi eritti bitirdi.

Peki döviz neden uçuyor? Ekonomik bir önlem alamıyor muyuz?

Uzmanlar dövizin önlenemeyen yükselişini iki nedenle açıklıyor.

Birincisi ithalatın artıyor olması.

Sürekli yurt dışından alınan ürünler yurt dışına ödeme yapmak için döviz ihtiyacını ortaya çıkartıyor. Bu sebeple döviz sürekli yükselen ivmeye sahip oluyor.

Öyle bir ithalat oluştu ki, ihracat yapmak için ihtiyaç duyulan hammadde veya yarı mamulün % 82'si ithal ediliyor.

Bir diğer deyişle ihracat yaptığımız ürünün % 82'sini yurt dışından ithal ediyoruz. Biz üretimi tamamlayıp sevk edene dek döviz bir yükseliyor, bedavaya kürek çekmiş oluyoruz. Bu ise sattığımız paraya yeni ürünü yerine koyamamamıza neden oluyor.

Bir de piyasalarda yükselen fiyatlara!

Önlem! İse en basit olarak şöyle tarif edilebilir.

Biz bir ürün yaptık bu ürünü paketleyecek ve satacağız. Ürünümüz salça olsun. Bunu teneke kutuya, plastik bidona cam şişeye koyabiliriz. Yerli imalat hangisi ise onu tercih etmeliyiz. Domatesi ektiğimiz tohumdan nakliyeye kadar yerlileşme hamlesi başlatmalıyız.

İkinci sebep ise çözüm önerimize ters hareket edilmesinden kaynaklanıyor. Milli kaynaklar kullanılmadığı için dışarıdan gerekli gereksiz ürünlerin ithal edilmesiyle oluyor.

İthalat için de para olmadığından dışarıya dövizle borçlanılıyor ve ödeme yapmak için de dövize ihtiyaç duyuluyor.

Para bulunamadığı zaman nerdeyse her gün devalüasyona sebep oluyor.

İki bahsettiğimiz konuda önlem alınması bir rahatlama ardından da borçsuz yaşama geçmeyi beraberinde getirecektir.

 **

Engel olunamayan bir takım nedenlerle hayatımız son bulacak, buluyor da.

İzmir'de yaşanan deprem felaketi nedeniyle bütün milletimiz hüzünlendi. Enkaz altından kurtarılan canlarla sevinç göz yaşlarına boğulduk. Hayatını kaybedenlere hüzünlendik üzüldük. Hayatı son bulanlara Allah rahmet eylesin.

Tabi bizim de bir takım önlemler almamız lazım. Deprem bölgesinde yaşadığımızı unutmadan sağlam sağlıklı binalar yapmalıyız.

Bazen bize sevdirilen sevdiklerimiz bizim ebedi kurtuluşumuza neden olabilir.

Yalova'da yaşayan bir doktor arkadaşım 1999 depreminde evladını kaybetmişti. Hepimiz üzülmüştük. Deprem bölgesine giden gönüllülerdendim bende. Orada öyle anılarım oldu ki! O doktor arkadaşımız inşallah kaybettiği yavrusu yüzü suyu hürmetine ebedi hayatta kurtuluşa erecek. Küçücük bedeniyle enkazı kaldıran yavrucak cennete gireceği zaman yüce yaratandan elbette anne ve babasını da isteyecek.

Sizce de öyle değil mi?

   

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.