Hava Durumu

Asgari ücret meselesi

Yazının Giriş Tarihi: 13.12.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.12.2019 07:30

Sendikalar bulunduğumuz ay içerisinde asgari ücretle ilgili bazı taleplerde bulunuyor.

Hükümet yetkilileri talepleri dinliyor. Süreç nasıl devam ediyor?

Bizim inancımızda asgari ücret acaba nasıl olmalı? Nüfusumuzun büyük çoğunluğunu ilgilendiren konuya kısaca değinmenin faydalı olduğunu düşünüyorum.

İlk toplantı sayın bakanın ev sahipliğinde 2 Aralık'ta oldu. İyi niyet dilekleriyle ikinci toplantıya geçildi. İkinci toplantı TÜRK-İŞ ev sahipliğinde yapıldı. Yaklaşık 1 saat 40 dakika süren toplantı sonrası çalışanların lehine bir karar temennileri güne damga vurdu. Üçüncü toplantı 17 Aralık'ta TİSK'in ev sahipliğinde planlanmış. Aralık ayı son haftası yapılacak toplantıda ise yeni asgari ücret belirlenmiş olacak.

Peki sendikaların talepleri neydi? Birbirlerini destekliyor mu yoksa herkes ayrı bir telden mi çalıyordu? DİSK 'net 3 200 TL' gibi bir ücret beklediğini açıkladı. Genel sekreterleri ise 2020 yılında 2 600 TL gibi bir rakam olabileceğini konuştu.

Adı geçen sendikalardan HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ ise söz birliği içerisindeler de denebilir.

HAK-İŞ bir rakam açıklamaktan kaçınırken, 'tüm sendikalar birlik içerisinde olalım' çağrısında bulundu. HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, DİSK olarak ortak bir rakam belirleyip bunu esas alalım söyleminde. Açıkladıkları net bir rakam olmadı.

TÜRK-iş ne diyor bir de ona bakalım.

Sendikalar birlikte yürütülen çalışmadan öne çıkan söylemiyle net 2 578 TL gibi bir rakam önerisinde bulunuldu. TÜRK-İŞ bu rakamdan asla taviz vermemekte kararlı olduğunu ortaya koydu.

Asgari ücret belirlenme süreci ilk kez farklı işleten merhum Erbakan Hoca geldi aklıma. Komisyona 'öyle işçiyle pazarlık mazarlık yok ne istiyorlarsa verilecek' talimatı verdiğini hatırlıyorum. O zaman sendikalar yüzde 25 zam istiyorlarken 20'ye tav olduklarını söylediklerinde Erbakan Hoca, 'olmaz böyle' diyerek yüzde 108 zam yapmıştı. Bazı sendikacılar da yüzde 25 zam talepleri varken yüzde 108 zammı az buldukları gerekçesiyle ağaca çıkıp tencere tava çalmışlardı!

Peki inancımız açısından ücret değerlendirmesi nasıl olmalı ki!

Bir defa çalışanımızın ücretinin teri kurumadan ödenmesi ön görünüyor.

Çalışan işçi de memur da olsa emeğinin karşılığını gün be gün almalı.

Ayrıca yetkililerimizin de bir takım sorumlulukları olduğunu söylüyor hoca efendiler. Hani bireylerin yapmakla yükümlü olduğu işler ibadetler var ya. Mesela namaz oruç gibi farzlar.

Devlet yetkililerinin veya onların yetki verdiği kişilerin hükümet adına bir kere, açlık hatta yoksulluk sınırının altında asgari ücret belirlemeleri/vermeleri caiz değil diyorlar. Ayrıca hocalarımız yöneticilerin bu belirlemeleri yapma esnasında ülkede yaşayan insanlarının aç/yoksul ya da zengin olma durumlarına da karar verdiklerini ifade ediyorlar.

Ne güzel bir inanca sahibiz ülkemizin insanları seçtikleri yöneticileri tarafından sosyal hayatının da şekillenmesini ön görüyor ve bundan sorumlu tutuyor.

Ortalama bir hesapla 10 milyon insanı ilgilendiren çalışma ay sonu açıklanacak.

Bazı kesimler memnun olup bazıları olmayacak. Asgari ücrete yüksek zam yapıldığında işçi sevinecek ya. Bazı İşverenlerin de 'ben devletten zengin miyim, onlar ne belirlerse belirlesin ben bu kadar vereceğim' dediklerini duydum. Hatta maaşını bankaya yatırmak zorunda oldukları işçilerine 'maaşının şu kadarını geri getireceksiniz işinize gelirse' diyenler olduğunu bile duyduk!.

Allah her kesime yar ve yardımcı olsun. Tüm bu çalışmaların hem çalışan hem de işvereni memnun edecek biçimde netleşmesini temenni ediyorum dostlar. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.