Hava Durumu

Değişmeyen şey

Yazının Giriş Tarihi: 28.01.2019 06:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.01.2019 06:55

İnsanlık değişmiyor galiba. Ne kadar bilimi ilerletsek, çevremizi anlamlandırmayı geliştirsek de davranışlarımız, düşüncelerimiz değişmeyecek ki binlerce yıldır olan şeyler hala olmaya devam etmekte.

Onlarca Peygamber, felsefeci, düşünür, devlet adamı bize kendimizi görmemizi sağlamış. Hayatı nasıl idame edeceğimizi göstermişler. Bize, en zor işlerin yanında en kolay işlerin bile nasıl yapılacağını anlatmışlar. Devlet nasıl kurulur, aile nasıl kurulur, komşuyla ilişkilerimiz nasıl olmalı, içeceğin suyu nasıl içmelisin gibi ince detay gerektiren şeyleri dahi anlatmışlar. Anlatmak için üstüne üstlük yaşayıp göstermişler. Bunun hakkında binlerce örnek var. Azıcık aramakla hepsi önümüze seriliyor.

Bunun yanı sıra nasıl olmamamız gerekiyor, kötü devlet nasıl olur, cahil halk kimlerdir hepsini tek tek yazıp önümüze sunmuşlar.

Kısa bir örnek vereyim. Farabi, İdeal Devlet adlı kitabının 'Erdemli Toplumun Tersi Olan Toplumlar Hakkında' adlı başlık altında şunu yazar;

''Cahil şehir, halkı mutluluğu bilmeyen, onu hatırına bile getirmeyen şehirdir. Onlar mutluluk konusunda aydınlatılsalar bile, onu ne anlayacak, ne de inanacaklardır. Onların bildiği tek iyi şey, görünüşte iyi oldukları zannedilen bazı şeylerdir ki, bunlar beden sağlığı, zenginlik, şehevi zevkler, insanın kendi arzularının peşinden koşma serbestliği, saygı ve itibar görme gibi hayatta gaye oldukları düşünülen şeylerdir. Cahil şehrin halkına göre bunların her biri bir tür mutluluktur ve en büyük, en tam mutluluk da bunların toplamıdır. Onların zıddı olan şeyler, yani hastalık, yoksulluk, zevklerden mahrum olma, arzuların peşinden koşmada serbest olmama, saygı ve itibar görmeme de kötülüklerdir.''

Şu devirde bu düşüncelerin tersi bir şey görmüyoruz. Kimin ilk amacı bunlar değil ki? Yenilecek yemek, peşinden koşulacak zevk hep ilk önce gelir. Buna karşı çıkan insanlara da mazeretimiz hazırdır elbette. ''Ne var kardeşim yemek de mi yemeyelim. Onu kazanacak kadar para kazanıyoruz zaten başka ne amacımız var ki? Hem para olmadan ne başarılıyor?''

Ne diyebiliriz ki? Haklılar. Sonuna kadar haklılar. Çünkü artık karnımızı doyuramadan düşünemiyoruz. Karnımız da doymadığından düşünemiyoruz. Düşünemeyince nasıl erdemli olalım ki? Oğlu, kızı nasıl eğitelim para olmadan değil mi?

İşte bu bizim en büyük düşüncesizliğimiz. Hacı amca! İnsan eğitmek için okula mı ihtiyaç var? Hayır, şuan kullanılan okul para kazanmak için var, eğitmek için değil! Eğer sen kendini eğitip çocuğunu da eğitseydin, emin ol o çocuğun her yerden para bulurdu. O bulduğu parayla yetinir de senin gibi diğer bir insanın yetiştirdiği kızıyla mutlu bir yuva kurardı. Emin ol şimdiki mühendisten daha çok şu ülkesine fayda sağlardı.

Değişen bir şey olacak mı peki? Hayır. Çünkü ne benim o hacı amcadan haberim var ne de onun benden...

Bu döngüdür devam eder. Bir sürü ömür böyle de geçer...

Geçmişten adam hisse kaparmış...

Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.