Hava Durumu

Okullu mu alaylı mı?

Yazının Giriş Tarihi: 12.05.2016 09:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.05.2016 09:16

İnsan belli bir yaştan sonra dönüp kendine bakıyor... Ne yaptım şimdiye kadar? Ben neyim? Nereden geldim? Hayat bir insan için ne ifade etmeli? Nasıl okunmalı insanlar? Doğru muyum? Yanlış mıyım? vb. sorular soruyor kendine. Kendini tanımaya çalışıyor ya da toplumdan farkını anlamaya çalışıyor... 
Ben de onlardanım. Yani çok soru soranlardanım kendime... Aldığım eğitim, ailemden öğrendiğim, çevremde bulunan dostlarım, kendime yakın tuttuklarım, neticede büyümek bunu hediye etti bana. Her insan gibi büyürken içinde bulunduklarımla oluştu karakterim... 
Bu kadar sorunlu bir toplumda da insanın soruları bitmek bilmiyor elbet ve maalesef ki kimse birbiriyle aynı dili konuşamadığından yetersiz iletişimler kuruyoruz. Anlaşılamayan, anlamayan, anlamsız bir gürültü kalabalığı kalıyor geriye... 

* * * 

Oysaki iletişim çok önemliydi hepimiz için. Yani bizler, iletişim dünyasını anlamaya çalışan basın mensupları ya da iletişim öğrencileri, eğer yaptığımız işi önemsiyorsak ilerideki dönemlerde kendimiz ve çevremiz için verimli, faydalı bir canlı olmaksa hedeflimiz - bakın kariyer planı ya da para kazanmak demiyorum çünkü aynı şeyler değiller- Altuhsser'i, Frankfurt Okulu'nu, Habermas'ı, Adorno'yu ve hatırlayamadıklarımı yalayıp yutuyoruz ve toplumsal bir pozitiflikle çıkıyoruz okulun kapısından. 
Bazımız da karşılaşacağımız zorlukları tahmin ettiğimizden hiç çıkmıyoruz oradan. Ama tabii ki sektör içinde karşına çıkan hiç bir insan seninle aynı dili konuşmuyor. Aynı şeyden bahsetmiyor. Aynı gündemde değil ve olaylara hiç de seninle aynı pencereden bakmıyor. 
Çünkü kazanılan tecrübelerin kaynağı çok farklı. Sen daha leb demeden sektördeki adam leblebiyi yemiş oluyor. Sen Althusser'in ne söylediğini anlamaya çalışırken uyuyamıyorsan, adam haber haber gezerken uyuyamıyor. Yani sektör var olanın içinde çoktan pişiyor sen daha hamurken. Birimiz fırında patates gibi mık mık pişmeye çalışırken diğeri tavada nar gibi kızarmış oluyor... Dolayısıyla sen girdiğinde o sektöre herşeyi sıfırlamak zorunda kalıyorsun... 
Ya da dediğim gibi hiç çıkmasaydım diyorsun ki keşkeler karın doyurmuyor tatlım. Yani eğrisiyle doğrusuyla lafım sektöre değil! Galiba biraz eğitim dünyasına laf ediyorum şu an. Çünkü 'İletişim fakülteleri -ve sanırım birçok fakülte daha- sektöre eleman yetiştirmiyor.' 
Bizler sektör içinde çoğunlukla birer 'İMLA KLAVUZU' gibi dolaşıp duruyoruz haberiniz olsun. Ve çoğumuz ülser hastasıyız. 

* * *

Ha sektör doğru mu? Kesinlikle hayır. Hele hele son dönemde imkanı yok basın doğru diyemem. Kendi içinde bireysel bir mantıkla ilerliyor basın.

* * *

Lafımın sonu şuna denk geliyor iki taraftan da az buçuk tatmış bir birey olarak söylüyorum medya sektörü ve iletişim fakülteleri aynı annenin evlatları diye düşünebiliriz. Ama o kadar birbirinden bağımsız ve uzaklar ki, tıptan mezun olsanız ve gelip medya sektörüne girseniz aynı yabancılığı yaşarsınız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.