Hava Durumu

Yaşamayan ne bilir dedem...

Yazının Giriş Tarihi: 16.02.2017 08:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.02.2017 08:59

Yaşarken sen, seni anlatmaya kelimeler bile yetmezken çekip gittiğinde seni soranlara tek kelime dahi edesim yok. Zaman bile bana seni unutturmakta zorlanacak. Belki yüzüne hiç söyleyemedim, eğer bir yerlerden duyuyorsan beni şunu bil ki; Hayatta ki tek örneğimdin!

Küçükken iple çekerdim köye gideceğim günleri, dedem tutardı elimden kahveye kuşburnu içirmeye götürürdü. Çocuğun kahvede ne işi var dediklerinde "Çocumla kuş burnu içcez biz garışmayın bize" derdi. Onunla mutlu olurdum ben, öyle tatlı gelirdi bana çocuk halimle. Daha birçok şeyi ilk dedemle yaşadım.

Mesela ilk dedemle balık tuttum, ilk dedemle çiçek topladım, ilk dedemle traktöre bindim, ben ilk seninle büyüdüm dedem.

Soğuk bir kış günü işte.

Soğuk bir kış günü kaybettik dedemi. 70'nde sana daha doyamadan toprak oldun.  Kupkuru bir ayaz sardı bedenini...  Kötü bir rüyaydı sanki gidişi...  Sanki birazdan uyanacak ve ben sarılacaktım pamuk dedeme.  Bir umut vardı taa ki tabutunu görene kadar. Ben hiç 'bir gün' olmama ihtimalin ile yaşamamışım... Sensizliğe hiç hazırlamamışım kendimi...  Ne büyük ayıp öyle değil mi?

Yaşamayan ne bilir dedem...

Doktorlar "Elimizden geleni yaptık, kaybettik Mehmet amcamızı...  Keşke bir sihirli değneğim olsaydı da dokunabilseydim Mehmet amcaya ama olmadı. Başınız sağolsun... Allah sabır versin..." dedi.  Ammaaa... Kolay mıydı ki dedem!

"Yaşlıymış zaten..." dediler yürekleri katran bağlamış insanlar. Ah dedem yaşamayan ah ne bilir... En çokta ölüme bile bile gidişin yakıyor ya şu 20'li yaşımda ciğerimi. Biraz alıştırsaydım kendimi gidişine acır mıydı ki canım bu kadar?

Şimdi canlanıyor gözümde Traktörün tepesinde dağları gösterirdin bana "Bak dedeciğim bu dağlarda çocukluğum geçti, ah dili olsa da konuşsa. Öldüğüm zaman buralardan geçerken hep hatırla dedeni..." demiştin.

Çok ağlamıştım.

15 yıl oldu dedem seninle bir traktör tepesinde gezip balık tutmayalı, çiçek toplamayalı, kahvede bir kuşburnu içmeyeli. Bunların üstüne bir de yokluğun bindi. Bunlarla bu yüreğim nasıl savaşacak bilmiyorum. Hani sözün bittiği yer derler ya. Evet,işte aynen öyle dedem!..
Sanki birazdan uyanacak gibi duran bedenini indirdiler toprağa... Bakakaldım işte... Arkadaşların avuçlarıyla attılar toprak üstüne dedeciğim...  Ansızın çektin gittin, belki dönemem dedin ama nerden bilebilirdim ki gerçekten de dönemeyeceğini. Bilsem kaç kere daha sarılırdım sana...

Bilsem yıkatır mıydım anneme yeleğini. Mis kokulum benim. Nur yüzlüm...
76 yaşına kadar hayatıma kattığın manevi değerler, hayat tecrübeleri hiç yok olmayacak.

İzinde vermeyeceğim. Son nefesime kadar her zaman sana layık bir evlat olacağım...

Karanlığa gömülü bir beden nasıl tarif edilir, yokluğuna nasıl dayanılır, sensiz nasıl yaşanır hiç bilmeden yazıyorum bunları. Ölüm bile yakıştı sana... Sana zaten her şey yakışırdı Nur yüzlü maviş dedem... Bir insan daha ne kadar güzel sevilebilirdi ki. "Soğukta millet benimle nasıl uğraşsın gömemezler beni kışın..." demiştin. Nasıl da içine doğmuştu bu kadar gidip de dönemeyeceğin...
Hiç huyun değildi ama son zamanlar artık vakti geldi kızım evlen diyordun.

İnşallah ömrüm olurda görürüm diyordun...  Bu haline hiç anlam verememiştim. Şimdi anlıyorum...  Ama bir gün öyle bir şeye karar verirsem ilk mezarına geleceğim.  Bu yalan dünyaya çok fazlaydın.

Merak etme sık sık geleceğim ziyaretine.  

Kabrin nur ile dolsun biricik dedem...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.