Hava Durumu

Uzaklarda arama Fakıbaba

Yazının Giriş Tarihi: 02.07.2018 08:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.07.2018 08:34

Yok kuş gribiydi, yok domuz gribiydi, deli danaydı derken, özellikle Anadolu halkı, bu girdabın içinde sıkışıp, dipsiz kuyulardan çıkamaz oldu.

Ne yazık ki bu sıkıntılara, yani hayvancılıktaki daralmaya çözüm bulacağım diye ortaya çıkanlar, dişe dokunur, girişimciyi, köylüyü heyecanlandıran bir adım atamadılar.

Eylemde bulunamadılar.                                                                                 

Bu eleştirilerimin içinden kısa süre Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapan Faruk Çelik'i çıkarmak istiyorum. Çünkü Çelik, az zamanda hayvancılık alanında önemli projelere imza attı, ithalatın önünü keserek, yerli üreticiye heyecan katmıştı.

Neyse biz konumuza dönelim.

Geçen gün bir ağabeyimle Bursa'mızın markası, şehrimizin kültürel değeri Abdal Meydanı'nda çay içip tahinli pide yerken, hayvancılıkla ilgili düze nasıl çıkarız diye mülahazalarda bulunurken...

O ağabeyimi tanıyan, siyaseti, gündemi takip eden, ülkesini seven, kalkınması için çaba gösteren genç bir kardeşimiz çay sohbetimize dâhil olunca, tarım ve hayvancılıkla kafamızın üzerinde dolaşan kara bulutları, Mezopotamya'daki dağların arasında beliren güneş gibi aydınlattı.

Pazar tezgâhlarında peynircilikle, hayvan ve süt ürünleri ticaretinde çıtayı nasıl yükselttiğini, istihdam meydana getirdiklerini anlatan, eğitim ve kültür hazinesinde biriktirdiklerini bize aktaran, büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'in tabiriyle "genç adam" Yakup Barin, anlatılarıyla şapkamızı uçurdu, Türkiye için kocaman umutlar saçtı.

Yakup Barin, geldikleri noktayı iki dakikada özetleyince ağzımız açık kaldı.

Hayvancılıkta çözüm nedir diye kendisine soru yöneltince, bakın Barin neler anlattı...

"Bizim modern terminolojide butik, eski terminolojide ise ören, dam, ahır diye tabir edilen yerler, üreticiye teşvik edilmeli.

Aile başına en fazla 40 küçükbaş hayvan 'kesmemek kaydıyla' yetiştirilmesi için verilmeli.

Hayvanın yiyeceği ürün de cazip fiyatlarla üreticiye sunulmalı. Üreticinin tarlası varsa yem için ekime teşvik edilmeli yoksa tarla tahsis edilmesiyle bu işin üstesinde gelinir.

Böylelikle tarlası olan köylü, hayvanın yiyeceği ürünü burada yetiştirecek. Hayvan sayısı belirli miktarda olduğu için, tarladaki saman, yonca ve arpa hayvanın yiyeceği olacak.

Köylü ürünü satın almayınca da fiyat düşecek.

Maliyet aşağıya inince, üretici ekonomik olarak rahatlayacak.

Dolayısıyla tüketicinin tenceresi kırmızı et görecek. İstihdam artacak, köylere tersine göç başlayacak.

Diğer taraftan baktığımızda ise ekilmeyen meralar yeşerince saman ve diğer ürünleri ithal etmekten kurtulacağız, aynı zamanda üreticiye ucuz ürün verildiği takdirde, hayvancılıkta dip dalga başlayacak."

Evet, genç adamın anlattıkları bunlar...

Büyük hedefleri 2023'ün vizyonunu yakalamak olarak gören genç girişimci Yakup Barin'in anlattıkları bu yöndeydi.

AK Parti iktidarının yeni dönemde yukarıda işaret ettiği adımları atacağına, hayvancılık alanında köylünün, üreticinin yüzünü güldürerek, köye dönüşün başlayacağına inandığını da ekledi.

Kısacası, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın, hayvancılıkla ilgili çözümü Bosna Hersek'te, Sırbistan gibi uzak diyarlarda aramasına gerek yok.

Bursa'ya gelsin, Yakup Barin gibi genç girişimciler var; tanışsın bu insanlarla.

Heyecan duyacak, gözleri yaşaracak.

***

TSYD BAŞKANI EKMEKÇİ VE ALİ AY

TSYD Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Ali Ekmekçi ve Yönetim Kurulu üyeleri Bursaspor Başkanı Ali Ay'la bir araya gelmişler.

Başkan Ay, gittiği her yere neşe katan, ufuk açan çiçeği burnunda TSYD Bursa Şube Başkanı Ekmekçi'den feyz almıştır diye düşünüyoruz.

Buradan yola çıkarak...

Başkan Ay, TSYD yönetimini karşısında görünce,  kulüpte görev yapan çaycıların sayısını azaltmak istediğini söylemiş.

Personel fazlalığına dikkat çekmiş.

Göreve geldiklerinde çalışan sayısının 280 olduğunu ifade etmiş.

Kulübün çiftliğe döndüğünü işaret etmiş.

Görüşmede alt yapıya önem verdiklerini, Vakıfköy'ü önemsediklerini dile getirmiş.

Ben de bir konuya işaret edeyim, Başkan Ali Ay.

Bu şehrin çocuklarına güvenin, önemseyin. Komisyoncuların, aracıların önerdiği; ayağında top tutmasını dahi beceremeyenleri kulübün kapısında içeri sokmayın.

Akıllı transfer yapın, milyon Euro'ları vererek birilerinin servetine servet katmayın.

Mütevazı transferler yaparak kulübü ayakta tutun.

Şehri yönetenlere, "Biz neden Uludağ'da kamp yapamıyoruz da, Afyon'a gidiyoruz?" diye sorun, açıklamalar yapın.

Yani, etliye sütlüye dokunun!

Bursa'nın değerlerinin fışkırması için elinizi taşın altına koyun Ali Bey...

***

BİR SÖZ

Koltuk sevdamız yok, dükkânı kapadım gidiyorum.

Binali Yıldırım

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.