Söküp atın şu tabelaları!

Kültürümüzü yaşatmak, ayakta kalmasını sağlamak için bazılarımız elinden geleni yapmaya çalışıyor, gayret ediyor.

Bazılarımız ise reflekslerini kaybetmek şöyle dursun, kapısının önünde top atsalar duymuyor, görmüyor, göremiyor!

Yıllardır, pardon yarım asra yakındır esnaf ve sanatkârlar derneğinin başkanlığını yapan zatı muhterem, bu şehrin esnafının tek bir derdiyle dertlendiğini gören, bilen varsa, parmak kaldırsın!

Mesela...

Geçenleri, orada oturanları, esnaflık yapanları şaşkına çeviren bir durum söz konusu, Çarşamba semtimizde.

Şam'dan, Beyrut'tan, Kuzey Irak'tan bir farkı kalmadı artık Çarşamba'nın.

Her yerde, Arapça tabela...

Peki, bu duruma BESOB'un koltuğunda oturan zatın, buradaki esnafın çifte standarda maruz kalmasıyla ilgili attığı bir tane adımı gören var mı?

Eski Garaj'dan Çarşamba'ya ayak uzattığımızda Arapça yazılı tabelalar, pankartlar, şarkılar karşılıyor hepimizi.

Yurdumuza yurtlarındaki savaştan kaçıp sığınan Suriyelilerin hangi koşullarda, şartlarda açtığından emin olmadığımız, hiçbir kurala, kanuna, hijyene uymayan dükkânlarının tabelaları da bu şehre hakikaten yakışmıyor.

MHP Osmangazi Meclis Üyesi Cemil Aydın konuyla ilgili umudunu BESOB'tan kesince, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar'abel bağlayarak Bursalılar adına çağrıda bulunuyor.

Türkçeye saygılı olalım, "Türk dili kültürümüz, benliğimiz ve geleceğimizdir" diyor Aydın.

Şimdi... Mustafa Dündar'ın yapması gereken şey; bazı illerdeki belediye başkanlarının yabancı kelimeler içeren tabelaları söktüğü gibi, Çarşamba Pazarı semtindeki görüntü kirliliğine sebep olan tabelaları sökmek.

Söz Suriyeli kardeşlerimizin dükkânlarının tabelalarından açılmışken...

Yerli esnafın kapısını gün aşırı aşındıran zabıtaların; bu işyerlerini de kontrolden geçirse, kapılarını çalsa, ilginç manzaralarla karşılaşacağına şimdiden garanti verebilirim.

Aslında görüntü kirliliğini sadece Arapça yazan tabelalar meydana getirmiyor.

Yıllardır Bursa'nın her semtinde, ilçesinde bulunan Batı kakalaması tabelalarda başımızın ucunda dikili taş gibi duruyor!

Eğer ki kendi kültür ve ananelerimizi koruyup gözetmek istiyorsak, burada doğu- batı ayrımı yapılmaması lazım. Sonuçta hepsi aynı kapıya çıkıyor, yani kültür erozyonuna sebebiyet veriyor.

O yüzden onlara da bir zahmet el atılsın...