Millet iş bekliyor, heykel değil!

Ne diyor şair, "bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı".
Kefensiz yatanlarla, somyada yatanları biliyoruz ama bir de şezlongda yatanlar var tabi.
Geçen gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Belediye Başkanlarına hitaben konuşurken bir ayrıntıya dikkat çekti ve "çok üzüldüm" diye sitemde bulundu.
Peki, neydi Erdoğan'ı üzen, sitem etmesine sebep olan şey...
Ne olacak, heykel!
Hani şu Mekkeli müşrik Ebu Cehil'in helvadan yapıp yediğinin, yenmeyeni!
Hani, Tokat'ın Zile ilçesinde Kur'an-ı Kerim'in pastasını yaptırıp dağıtan zehirlenmiş müftünün fikrinden, cinsinden olanlardan...
Birileri kendilerini icraatlarıyla, projeleriyle öne çıkarmaları gerekirken, "Beştepe beni görsün, duysun, takdir etsin" şımarıklığı içinde ne yapacağını şaşırıp, Cumhurbaşkanı'nın heykelini yapma gayretine girişti!
Allah kulunu şaşırttığında, bunlar gibi yayı fırlamış at arabası gibi oluveriyor işte.
Sonra da rezil olup, kaçacak yer arıyorlar.
Cumhurbaşkanı, hayatının tamamını heykel meraklılarına karşı mücadeleye ayırmışken, "davanın adamıyız" diyen bazı şaşkınlar, heykel dikerek kendilerini beğendirme telaşında!
Hakikaten bir yorgunluk söz konusuymuş.
***
Yarabbi, bu nedir böyle!
Bu memleketin projeye, icraata ihtiyacı varken... 
Arakan'da insanlar diri diri yakılıyorken...
Birileri "heykel yapalım da yerimizi garantileyelim" in peşinde.
Erdoğan, "mevki edinmeyin, ikbal peşinde koşmayın" diyor ama hâlâ anlamayanlar var.
Ateşe körükle gidenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan, "icraat istiyorum, millete hizmet istiyorum, ne heykelimin dikilmesini, ne de masklar yapılmasını istiyorum. Bundan sonra lütfen bu yanlışlara düşmeyin. Heykel değil hizmete yönelik eserler yapsınlar. Bunların bizim değerlerimizle çatışan şeyler olduğunu bilsinler" diye haykırıyor.
Sanırım bu fren, bu fırça şımarıklığın zirvesini yaşayan bazılarına ders olur.
Heykel meraklıları, icraatlarını göstereceklerine kendilerini göstermeye meraklılar!
Bırakın heykelle meşgul olmayı, dokunacaksanız bir umuda dokunun. Şehirleri yaşanılabilir hale getirin.
Ümidini kaybedenlere umut olun, yol gösterin, yollar açın...
Sarılacaksanız projeye sarılın, bırakın heykele sarılıp tribünlere oynamayı!