Hava Durumu

İmamoğlu'nun mavi kravatı ve 28 Şubat mağduru Arif Çelenk

Yazının Giriş Tarihi: 20.06.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.06.2019 07:30


Şöyle hafızanızı yoklayın, sadece inancından dolayı başını örten genç kızlar bu ülkenin okullarında okuyamadı.

Gurbet ellerde, farklı ülkelerde öğrenim görmek zorunda kaldılar.

Aynı sıkıntı, TSK'da da yaşandı; sakallısın, başörtülüsün, çarşaflısın dedikleri insanlara, yemin törenlerinde çocuklarının yüzünü göstermediler.

İmam hatip okullarının önünde insanlar coplandı, yerlerde sürüklendi.

"Ben davamdan vazgeçmem" diyen binlerce kişi hapis yattı, hayatları karardı.

Amaçları Allah'ın emrettiği gibi yaşamak olanlara, olmadık ötekileştirmeler, baskılar yapıldı.

İşçiyi, emekliyi, esnafı, köylüyü kalkındıran, ülke ekonomisini zirveye taşıyan, cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdıran Refah Yol iktidarının Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a kumpas kurdular.

Bu süreçten sonra ülkemizin iki yakası bir araya gelmedi.

Yetmedi, yine inançları gereği binlerce subay, astsubay bir imzayla ordudan atıldı. Vebalı damgasına maruz kaldı.

***

Her zaman söylüyorum, firavunlar her dönemde var ama zulüm bir süre sonra bitiyor.

28 Şubat öncesinde ve sonrasında yaşananlar sona erdi.

O kara günlerin mağdurları artık mutlu. O günleri her gittikleri yerde anlatıyorlar, bir daha yaşanmaması için çaba gösteriyorlar.

Gelin görün ki kendilerine yapılan zulmü, ötekileştirmeyi unutan bazıları var ki, hakikaten söyledikleri ve paylaştıklarıyla hayal kırıklığı meydana getiriyorlar.

'Bir kişiden, fasıktan haber aldığınızda etraflıca araştırın' ayetini unutarak, ölü taklidi yaparak hareket edenler var artık!

Örneğin,  28 Şubat döneminde Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in imzasıyla ordudan ihraç edilen Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Başkanı Arif Çelenk, işi gücü bırakmış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun, mavi kravatının Yunanistan'ın bayrağını çağrıştırdığıyla ilgili trollerin ortaya attığı bir fotoğrafı umursamaz bir şekilde paylaşabiliyor!

Neymiş efendim, Binali Yıldırım'ın kırmızı kravatı Türkiye'yi, İmamoğlu'nunki mavi olduğu için, birilerinin adamı olduğunu işaret ediyormuş.

Hakikaten akıl alır gibi değil.

28 Şubat'ta zulme uğrayan sanki Çelenk değil!

O dönemde mazlumların yanında duran, iftira atanlara karşı dik duran sanki kendisi değil!

Bir insanı sevmeyebilirsin, siyasi görüşünü de benimsemezsin.

Ama bu ırkçılıkta ne oluyor!

Taktığı kravattan dolayı da trollerin ağına düşerek birine iftira atmak, zulme uğramış bir ismin bu ısrarda devam etmesi çok acı.

Gerçekten ortada yanlış giden bir şey varsa aydınlığa çıkarabilirsin ama böyle basit işlerle uğraşmak, laf peşine koşmak kimseye yakışmıyor.

Sonra kendi kalende golü görüyor, 'a ne oldu' diyorsunuz!

Şimdi Arif Bey, AK Parti'nin özgürlüğü, aydınlığı temsil eden bayrağının rengi de mavi,

Atamız Osmanlı'nın sembolü Kayı Boyu'nun bayrağının rengi derlerse ne cevap verirsiniz.

O yüzden bir kere daha, iki elinizi başınıza koyun ve düşünün.

Zulmün kol gezdiği bir dönemde, bu ülkenin masum insanlarına olmadık iftiralar atıldığını, Başbakan Erbakan'a utanmazca şirretlikler yapıldığını,  Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde okuduğu şiirden dolayı hapse girdiğini düşünerek adım atmak, en kaliteli insani adım olsa gerek.

Arif Bey, Mekke'nin çocuğu Allah'ın habibini hatırlayın.

Hz. Resul, Veda Hutbesi'nde ırkların üstün olmadığını söylüyor, işaret ediyor.

Güç zehirlenmesinin üzücü bir şey olduğunu, insanı felakete sürüklediğini anlayın artık.

Benim düşüncem.

Silkelenip kendimize gelsek iyi olacak beyler...

***

ŞEHİRLERİ YOK EDERSENİZ HAZİRAN'DA FELAKETİ YAŞARIZ

Her zaman ateş ve suyun önünde durulmaz denir.

Şehirleri yaşanılabilir olmaktan çıkardığınızda, bazı felaketler kaçınılmaz oluyor.

Yani Haziran ayında daha çok güneş görmemiz gerekirken, ani yağışlarla kentlerde yapay havuzlar oluşabiliyor.

Evler, arabalar, koca koca yapılar adeta oyuncak gibi suyun önünde sürüklenirken,

Tarlalar, bağlar, bahçeler ve seralarda maddi ve manevi zararlar meydana getiriyor.Köylerde, şehirlerde manzara aynı.Hatta sadece bizde değil, dünyanın her yerinde benzer manzaralarla karşılaşır olduk.Belli bölgelere aşırı yağmurlar, fırtınalar, hortumlar kendini gösteriyor.

Kısacası insanlar kendi elleriyle kendi felaketini hazırladı. Liyakatsiz, ihale avcısı, altyapı müteahhitleri ve denetimsizlik eklenince, iki saatlik yağmur, asfaltlarıkağıt gibi yırtarak, un ufak ediyor.

İş işten geçmeden, daha büyük felaketler yaşanmadan bazı şeyleri düzeltmek gerekiyor. Yoksa böyle devam edersek. Allah sonumuzu hayreylesin demekten başka çaremiz kalmayacak.

***

BİR SÖZ

İyi şeyler, göz açıp kapanıncaya kadar parlayıp sönecek mi?

Yusuf Ziya Cömert

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.