Hava Durumu

Anneliğe ilk adım

Yazının Giriş Tarihi: 18.03.2018 04:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.03.2018 04:44

 Anne olma niyetinin edildiği andan itibaren başlayan anne-çocuk ilişkisinin izleri ömür boyu çocuk ve anne ile hatta onların gelecek nesilleri ile birliktedir. Anneler ile yaptığımız görüşmelerde sorduğumuz sorulardan bir tanesidir, istenen bir bebek miydi? Annenin annelik ile ilgili algısı, bebek düşüncesi, hamilelik süreci, doğum şekli, doğum esnasında ya da hemen sonrasında yaşanan sağlık problemleri, loğusalık dönemi, emzirme deneyimi diye devam eden bu serüvende çocuk ve anne bir veri kaydeder ilişkileri ile ilgili. Fiziksel sağlık kadar ruhsal sağlığın önemli olduğu bu kıymetli dönemlerde anne- çocuk ilişkisinin ilk temelleri atılmaktadır, aralarında kurulan bağ şekillenmektedir.

Bebek öncesinde annenin bebek ile ilgili kaygıları, daha önceden yaşadığı bebek kaybı, düşük ya da geç gebelik gibi tutumlar annenin çocuğu karılama biçimini kaygı düzeyini etkilemektedir. Bunun sonrasında hamilelik döneminde bebeğin ruhu annenin kalbinden duygu durumunda beslenir. Bebek dünyaya gelirken yaşananların ardından, ilk temas ilk dokunma çok önemlidir. Bebek kavranmış halde yaşadığı anne karnından çıkınca bir boşluğa düşer ve bu boşluğu sadece anneye temas ile iyileştirebilir. Küvez vb. gerekli sağlık müdahaleleri annenin duygu durumunu olumsuz etkilese de öncelik bebeğin ve annenin sağlığıdır. Sonra ilk emzirme deneyimi, bebeğin anne göğsünü kavramaya çalışması, doğru emzirme pozisyonu ,bu pozisyon yakalanmaz ise göğüs yaraları anneyi ve bebeği bekleyen önemli sınavlardan bir tanesidir. Aylardır karnında taşıdığı bebeği kucağına almanın mutluğunun yanında, fiziksel olarak yaşadığı zorlu sürecin ve artan sorumluluğun etkisiyle loğsalık dönemi anne için desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemdir. Bu dönemde annenin gerilimini, kaygısını azaltıcı dengeleyici en önemli kişi babadır. Anne bebeğin bu süreçte ihtiyacı olan ilaç ise sakinliktir.

Annenin hissi bebeği doğrudan etkilemektedir, bu sebeple bu hassas dönemde annenin iyi halinin korunması çok önemlidir. 40 gün adlandırılan bu süreçte, kadın dini öğretide bile ibadetten muaf tutulmuş, hassasiyetinin altı çizilmiştir. Maalesef ki annelerin en unutamadığı olumsuz hikayelerin anlatıldığı bir hale gelen bu dönemde merkez annenin iyi olması olmalıdır. Etraftaki bir çok kişinin bir çok şey bildiği ve annenin kaygısını arttırdığı sahnelere denk geldiğimiz her an , annenin yaşadığı olumsuz etkilenen bebekte kaygılanır. Dünyaya uyum sağlamaya çalıştığı bu kıymetli günlerde, en önemli referansının düşük enerjisi bebeği kaygılandırır, huzursuzlandırır.

Anne bebek ilişkinin temelinin atıldığı bu dönemi beklerken, alınabilecek bazı tedbirlere göz atalım. Öncelikle bebek ile annenin rahat edebileceği birlikte mümkün olan en yakın halde kalabileceği bir ev düzeni. Babanın mümkün olan her fırsatta bu harika ikiliye destek olması... Annenin toparlaması için gerekli bakımın anneye sunulması için yardımcı birisinin olması. Yardımcı olacak kişinin annenin gerilimini değil, sakinliğini arttırıcı nitelikte olması. Bebek ile annenin ilişkisinin arasına perde olacak her türlü davranış ve söylevden kaçınılması. Hormonel denge, kan değerlerinin düşmesi gibi fiziksel, bebek ve alışma kaygıları gibi duygusal sebeplerle annenin duygusal olabileceği ağlama bunalma ihtiyacının çevresi tarafından bilinçli karşılanması. Bebek uyuduğunda annenin kısa süreli yürüyüşler yapması. Bu süreçte yapılacak ziyaretler için olabildiğince anne-bebek merkezde olması, mümkün olduğunca anne ve bebeğin birbirine alışmasına izin verip daha sonraki dönemde ziyaretlerin gerçekleşmesi. Mümkün olan her fırsatta bebek uyurken annenin de uyuması, dinlenmesi. Annenin bebeğiyle tensel temasını arttırıcı her türlü etkinlik için alan oluşturulması. Annenin her istediğinde bebeği emzirmesi, kucağına alması... Annenin beslenmesi, süt artırıcı besinleri tüketmesi için destek olunması gibi noktalara dikkat edilebilir.

Bebeğin dünyaya gelmesiyle sıklıkla görülen 'postpartum blues' yani 'loğsalık hüznü' annelerin %70 nide görülen üzüntü ve endişe hali, kolay sık ağlama gibi durum yaklaşık on gün sürer ve belirtiler yakınların sosyal desteği ve ilgisiyle kaybolur. 2.veya 8. Haftalarda başlayan annelerin % 10 unda görülen 'postpartum depresyonu' yani 'doğum sonrası depresyon' yaşanabilmektir, etkisi bir yıla kadar sürebilmektedir. Annenin kan ve troid değerleri kontrol edilmelidir. Herhangi fiziksel bir durum yok ise ,anne çocuk ilişkisini yakından etkileyen rahatsızlık için bir uzmana başvurulmalıdır.

Anne - çocuk bağlanmasının önemini günden güne farkettiğimiz gibi loğsalık döneminin önemini, annenin  iyi ruh halinin bebeği etkilediğini de toplumsal olarak fark edelim. Mutlu anne- mutlu bebek... Yeni doğmuş bir bebeği koklayabileceğiniz bir hafta dilerim...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.