Hava Durumu

Toplumsal travma

Yazının Giriş Tarihi: 29.05.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.05.2020 07:30

Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi.

Türk siyasal hayatının dönüm noktası.

Sözde demokrasi için yapılan askeri bir müdahale.

Milletin iradesine silah çekilen talihsiz gün.

Yaşım gereği o dönemi daha iyi anlayabilmem için Ortaokul yıllarımdan itibaren elime geçen birkaç kitap ile vâkıf olduğum Türk siyasi çekişmesinin yegâne dramı.

Zira, neden bu yakın geçmişin ders kitaplarına girip okullarda işlenmiyor/irdelenmiyor olmasını da anlayamıyorum.

Necip Fazıl'ın konu ile alâkalı aklımda kalan bilgi kırıntılarından "Yoğurttan bir hükümete, mukavvadan bir hançer saplandı" sözü gerçekten manidar.

O sıkıntılı süreci sadece ideolojik olarak değerlendirmek pek çok ayrıntıyı da atlamamıza neden olur. Unutulmamalıdır ki; ortada ciddi bir zafiyet, ciddi bir insani dram ve gözyaşları var.

Menderes, Polatkan ve Zorlu'nun asılması başlı başına toplumsal bir travma'dır.

Bu insanları darağacına götüren aslına bakarsanız askerlerden ziyade hukukçulardır kanımca.

Darbeye çok önceden zemin hazırlandı sözlerine pek katılanlardan değilim.

Bir grup alt rütbeli subay tarafından arkası-önü hesaplanmadan Kervan yolda düzülür mantığıyla ilerlemiş bilinçsizlikler bütünü olarak değerlendirilebilir.

Bilgi kirliliğinin tavan yaptığı o dönemde, birçok akademisyen görevlerinden uzaklaştırılmış. Kararı protesto etmek için bir duruş sergileyenler ise istifa kararlarını kamuoyu önünde sunmuşlar.

Öyle bir puslu hava ki; 235 general 27 Mayıs sonrası ordu geleneklerini hiçe sayan Teğmenlerce emekliliğe zorlanmış.

Emir komuta zincirini rafa kaldıran genç teğmenler ordunun altını üstüne getirip nerdeyse totaliter düzene yelken açmışlar.

235 generalin yanı sıra, 3 bin 500 subay emekliye sevk edilmiş, 147 akademisyen görevden alınmış, bazı üniversitelerde eğitim-öğretim durmuş, 520 hâkim ve yargıç da görevlerini ifa edemez konuma sokulmuş.

Dahası mı?

Dönemin iş başındaki zihniyeti 20 yıla yakın 27 Mayıs Darbesi'ni Türkiye'nin resmi bayramı olarak kutlamış.

Böyle bir manzarada darbeci zihniyet Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanı idam eder. Cumhurbaşkanı Celal Bayar dahil yüzlerce DP'li hapse atılır.

Yassı Ada'da oynanan ise tam bir yargı tiyatrosudur.

Milli iradenin temsilcileri için düşükler ifadesi ön plana çıkarılarak itibar suikastı olarak belleklere kazınır.

27 Mayıs İhtilali ile yasama TBMM'ye, yürütme Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanına, yargı da bağımsız mahkemelere verilmiştir artık.

Günümüze gelindiğinde ise, yaşanılan 15 Temmuz kalkışması ile Türkiye bu konuda bir ilke imza atarak darbecilere darbe yapmış ve mevcut düzene ve devletine sahip çıkmıştır.

Ancak bazı hastalıklı çevreler halen bu rüyadan uyanamamış olmalılar ki, uygun zemini tesis edip hükümeti prangalamak istiyorlar.

Yaşadığımız asır itibariyle her türlü askeri müdahale hukuksuz ve alçakça olarak kabul görüyor artık belli muasır medeniyetler seviyesini yakalamış toplumlarda.

Ordunun asli görevi vatanı dış tehlikelere karşı savunmak olmalıdır.

Demokrasinin şiar olduğu ülkelerde hükümetler sadece sandıkla gelir sandıkla giderler.

Bunun dışındaki her türlü askeri müdahale halkın iradesine bir hakaret niteliği taşır.

27 Mayıs'tan bir gün önceki arşiv gazetelerinde; "Yarın metro inşaatının temeli atılacak" haber ve kritikleri gözüme çarpıyor.

Ertesi gün gelişen darbe nedeniyle metro temelinin atılması da 35 yıl kadar ertelenmek zorunda kalmış.

İşte,  asıl hizmete darbe budur bence.

Geri kalanının haklısı da haksızı da tek değil.





 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.