Hava Durumu

Su uyur düşman asla!

Yazının Giriş Tarihi: 12.06.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.06.2020 07:30

Sınır ötesinde başarı ile devam eden terör yuvalanmalarının imhası, sınırlarımız dahilinde de tam gaz devam ediyor.

Gerçekleştirilen başarılı operasyonlar sonucu ülke sınırlarındaki terörist sayısı ilk kez 500'ün altına indi.

İçişleri Bakanlığı yetkililerince yapılan açıklamalarda ise yurtiçindeki terörist sayısının 492'ye düşürüldüğü açıklandı.

Bu, geçen yılın yaz dönemine kıyasla %70 azalış olarak değerlendiriliyor.

Tüm bu umut verici gelişmeler yüzleri güldürürken yaşanan bir durum teröre karşı kesinlikle rehavete  girilmemesi gerçeğini de gözler önüne serdi.

27 Nisan günü bebek katili Öcalan ailesiyle İmralı'dan 21 yıl sonra ilk defa yasal bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Bu görüşmenin Kovid -19 salgını gerekçesiyle yaptırıldığına dair açıklama var.

Önceki yıllarda İmralı'ya gitmek için Gemlik'e gelen ve benimde birkaç soru sorduğum kardeşi Mehmet Öcalan ile yapmış bu bağlantıyı terörist başı.

Araların da geçen diyalog ise eskisi gibi "Memlekete hizmet etmek istiyorum" türünden bir bağlama değil.

PKK, Talabani ve Barzani arasındaki soğuk rüzgarların son bulmasına yönelik ve 4 parçada örgütlenmenin kaçınılmazlığına dem vuran bir istişare olmuş iki kardeş arasında geçen beyin fırtınası.

Daha çok Irak Kürt Bölgesi'nde PKK, YNK ve KDP arasında yaşanan gerilimler üzerine değerlendirmelerde bulunulup, birleşme ve birlikte hareket etme çağrısı yapılmış.

Yani; Suriye, Irak, İran ve Türkiye'deki Kürt uzantılarının daha faal olmasıyla ortaya konacak karışıklığın akabinde, bu coğrafyalardan bir kazanım elde edebilmenin rüyasına dalmış terörist başı.

HDP'yi de boş geçmemiş zat-ı muhterem.

"Parti yapılanmasında büyümek gerekiyormuş! Geniş bir perspektifte yayılım göstermeleri şartmış! Aksi halde T.C tarafından pasifize edilmeleri kaçınılmaz olurmuş!"gibi bir yığın talimatlar döşenmiş demir parmaklıklar arkasından.

Türkiye'deki şu insan hakları genişliğine bakın.

İnsan hayret ediyor.

Acaba dünyanın sözde demokrasi beşiği! Birleşik Devletler de bu tarz talimatnamelere izin verilir mi?

İçerideyken bile kendisini bu örgütün lideri olarak görüp müdahil olabiliyor.

Hangi cüretle bu görüşlerini sıralayabilir?

Yıllar sonra yapılan şu telefon görüşmesinde kafada kurulan hesaplara bakın.

Ne hayaller, ne mekânlarda kimleri besleyip ayakta tutuyor.

Öcalan'ın böyle bir uyarıya ihtiyaç duymasının nedeni, Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde yaptığı strateji değişikliğinden ibarettir.

Suriye ve Irak sınır ötesine gerçekleştirilen harekâtlar PKK'da büyük can kayıplarına neden olduğu için, terör örgütü 2015'te Kuzey Suriye'de Üç Kanton ilan etmişti.

Amaç; Suriye topraklarındaki kantonlarla, Türkiye'de sözde özerklik ilân ettiği bölgeleri birleştirip, terör devleti projesi olarak hayata geçirmekti.

Fakat, Türkiye'nin terörle mücadele stratejisini değiştirmesi, terör unsurlarına büyük kayıplar verdirerek örgütü neredeyse dağılma sürecine itti.

Sadece terör gruplarınca şekillendirilen yerler değil, bütün sahanın kontrol altına alındığı plan programla ilerledi Türk güçleri.

Terörle mücadele konusu Türkiye'nin temel ulusal güvenlik meselelerinin merkezinde yer aldı her zaman.  PKK ve onun uzantısı unsurlarla olan mücadelesini sahada aktif olarak yürüten Türkiye, Çoklu Öncelik Stratejisi'ni hayata geçirdi.

Bu strateji kapsamında gerek terör örgütleri, gerekse de örgütlerin faaliyetleri bağlamında çok yönlü bir mücadele modeli benimsendi.

İHA ve SİHA gibi yerli teknolojik savunma silahları devreye sokuldu.

Bu kapsamda, Türk birliklerinin bölgeye yönelik güvenliğin tesis edilmesi yönündeki çabaları halen bütün hızıyla sürmektedir.

Görülüyor ki, terörizm ister sınır ötesi olsun, isterse demir parmaklıklar ardında kendini beslesin gayesinden bir dikiş sapma göstermiyor.

Terör kırsalında Türkiye her daim kendi işini kendi gördü.

NATO Genel Sekreteri bile Terör Örgütü olarak sadece DEAŞ'ı telaffuz etti.

Nasılsa PKK onların uslu çocuğu.

Bilakis, Avrupa'nın çok değer verdiği bir oluşum!

O yüzden su uyur düşman uyumaz'dan hareketle, her daim uyanık ve ayakta olmanın farkındalığında yaşamalıyız diye düşünüyorum. Yanlış mı?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.