Hava Durumu

Nükleer mecburiyet

Yazının Giriş Tarihi: 17.09.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.09.2021 06:30

Nükleerin gerekliliğine dair konuşacak olursak öncelikle oluşturulan yanlış algıyı yıkmak gerek ki; doğru bilgiye ulaşalım.

Nükleeri Atom bombasının kontrollü ve daha yavaş patlayan hali olarak tanımlayabiliriz.

Teorik olarak düşündüğümüzde 3 gramlık bir uranyum radyoaktifinden bir ülkenin yaklaşık 25 yıllık ihtiyacının karşılanıyor olması, aslında bütün sorularında yanıtı.

Nükleer tesisler ürpertici yapılar olsalar da, enerji üretmenin en kolay laboratuvarları olarak ün salmışlar.

Batı dünyası yıllarca bu gücü tekeline hapsettiği için geçen yüzyılın lideri oldu. Şimdi ise bu enerjiyi itibarsızlaştırarak güya arkadan gelenlerin önünü kesecek. 

Oysa Nükleer Santraller bir termik santrale göre daha çevreciler ve daha az kirletirler.

Hidro-elektrik santraline göre ise daha düzenlidirler ve daha fazla elektrik üretirler.

Önlemleri alındıktan sonra çevreye verdikleri zarar baz istasyonlarından aşağıdır.

Modern geçinen kirlenmiş saplantılı zihniyetler maalesef bu anlamda halkı yanlış örgütleyerek verilecek hizmetin önünü kesiyorlar. Şuan hali hazırda pek çok proje atıl vaziyette çürümeye terkedilmiş durumda zamanını bekliyor. Bu durum ülkeye interneti sokmamak için direnmek gibi bir şey.

Komşumuz İran bile nükleer konusunda dünya çapında şehit Fahrizade gibi dehalar yetiştirirken bizim bu konuya soğuk bakmamızın anlaşılır bir yanı yok.

Batı bu sektörde nükleerin yıllarca ekmeğini yedi. Şimdiyse tasvip etmediğini deklare ederek içi boş haberler pompalıyor. Amaç doğu blokunu engelleyerek kendine muhtaç bırakmak.

Ama gerçekler elbette farklı.  

Çünkü perde arkasından söylemlerinin tam tersi kararlar aldıklarını takip ediyoruz.

Yurtdışına özellikle Hollanda'ya defalarca Rüzgar türbini ihraç eden biri olarak konuşuyorum bu temiz enerji dedikleri türbinler kesinlikle nükleerin yerini dolduracak bir güce sahip donanımlar değil.

Bu paralel de yabancı iş adamlarıyla da defalarca fikir yarıştırdık ve çıkan sonuç kendini gösterdi ki dünya bir batı aldatmacasının içine doğru sürüklenmek isteniyor. 

Ve eğer bu karmaşadan dünyalığını yapmış batı galip çıkarsa en az 100 yıl daha onların hükümranlığı devam edecek.

Hesapları zaten bu. Doğunun önünü kesmek.

Tam tersi bir pencereden baksam da bir şeyler uyuşmuyor. Bir hazır kurulu güce bakıyorum, planlamalara bakıyorum, bütün iyimserliğimi de ortaya koysam nükleer olmadan bu işin yürüyeceğine kendimi ikna edemiyorum. Her zaman bir taraf açıkta kalıyor ve nükleersiz işleyiş sekteye uğruyor. 

Biraz bu nükleer tesis dedikleri nedir ne değildir diye irdeleyecek olsak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.

Bir defa santralin kurulacağı yerin önemi büyük. Soğutmak için illaki su gerek. Havayla olmaz, başaramazsınız, soğutamazsınız bunu mecburen deniz kenarına kurmanız gerekiyor.

Bu konuda dış mihrakların baltalama çalışmalarını çok iyi karşılayarak halkıda bilinçlendirerek yanınıza çekmeniz gerek.

Petrolün yok, doğalgazın çıkmıyor, belli bir ölçüde rüzgar ve güneşin olsa da derdine derman olacak gibi değil. Avrupa gibi bu konuda biriktirdiğin stokladığın enerjin de yok. O zaman mecbursun bu kulvardan yürümeye.

Nükleer karşıtlarına alternatifin nedir diye sorsan verecekleri yanıtlar da sapma olmaz. Papağan gibi aynı şeyleri tekrar edecekler.  

Bu ülkede ana haber bültenlerinde bile fikir satan monşerlerin ısı ve sıcaklık arasındaki farkı bilmediğine emin sizlerde çok defa şahit olmuşsunuzdur.

Yanlış ve kirli bilgi yağmuruna karşı şemsiye açmamız şart.

Nükleer enerji güvenlidir zorunluluklarına harfiyen uyulduğunda.

Bu konuda ufak bir uçak benzetmesi her daim yapılır. Eğer uçak düşerse %99,9 ölürsün. Ama istatistiklere baktığındaysa en güvenli seyahat şeklinin yine de hava taşımacılığı olduğuna itiraz edemezsin. İşte aynı mantık.  

Son olarak gönül ister ki nükleerden daha verimli çalışan temiz enerji panelleriyle kirliliğe maruz kalmadan sürdürelim hayatlarımızı.

Lakin bu pembe düşler sanırım bu çağa uygun değil.

Üstelik Türkiye'nin enerji ihtiyacı da inanın bu varsayılan tehlikelerin çok ötesinde.

Yeni Türkiye bu konuda bilinçsiz ve yanlı insanların batı rüzgarlı ihtiraslarını değil, çeyrek asırlık planlarını hedefe koyarak yol almalı.

Bilirkişi beklentileri bu yönde. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.