Hava Durumu

Acem güzellemesi

Yazının Giriş Tarihi: 22.11.2019 06:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.11.2019 06:52

İran, nükleer programı nedeniyle cezalandırılıyor.

Ambargolardan dolayı petrol satışı yüzde 40 oranında geriledi.

2,5 milyon varil olan günlük petrol satışı 300-400 bin varil civarlarına indi.

Hükümet tarafından 15 Kasım'da iki kademeli olarak yüzde 50 ve yüzde 300 uygulamayla hayata geçirilen benzin zammı, kitle hareketlenmelerine neden oldu.

Protestolar 31 eyaletten 21'ine yayıldı. 87 binden fazla protestocu sokaklarda.

100 banka şubesi, petrol istasyonları ve çeşitli işyerleri yağmalanırken polis araçları ve otobüsler ateşe verildi.

Aslında eylemden ziyade genel bir talan ve yağma söz konusu.

Yaklaşık 1000 kişinin gözaltına alındığı ve ölümlerin olduğu gösterilerin büyümesi üzerine ülke genelinde Cumartesi'den bu yana internet erişiminin de kapandığı bilgileri var.

Ama acem halkı da öngörülü ve hazır. Telsizleri işletmeye başladılar bile.

İran yönetiminin de burada atladığı konular var. Halka inememek, halkla arasını soğuk tutmak gibi. Aslında bu konu kendi içinde İslâm'ın dejenerasyonunu da barındırıyor.

Hükümet, seçmene "Amerikan uşağı mısınız kesin sesinizi oturun" dışında hiçbir şey sunmuyor.  Amerika'ya ciddi anlamda nefret söz konusu. Ancak artık iş, "ABD'de en kötü sizin kadar yönetir" moduna girdi.

Yakında bölgesel ayaklanmalar, komple işgale ve kendi adaletini sağlamaya dönüşürse kimse şaşırmasın.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yaptığı açıklamada, 4 yıldır benzine zam yapılmadığına dikkat çekerek, artışın halkın menfaatleri doğrultusunda dar gelirli kesime yardım amacıyla yapıldığını, ancak yaşanan ekonomik dar boğaza rağmen hükümetin artıştan kazanç elde etmeyi düşünmediğini, tüm gelirin 60 milyona dağıtılacağını belirtti.

Zammı yapıp beklemesinden ziyade, bu cümle en başta telaffuz edilse, belki de iş bu noktaya gelmeyecekti.

Muhafazakâr kesim yapılan zamlardan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yi sorumlu tutarken, Reformistler konunun meclise getirilmemesinden şikâyet etti.

Olayların yayılmasının ardından Cumhurbaşkanı Ruhani yardım parasının en kısa sürede 18 milyon aileye dağıtılacağını duyurdu.

19 Kasım itibariyle, benzin zammından elde edilen gelirin bir kısmının 20 milyon kişinin hesabına yatırıldığı açıklandı.

Ruhani ise, yaptığı açıklama ile dikkatleri başka bir yöne çekti.

"Benzinin ucuz olmasından asıl kazançlı çıkanlar kaçakçılar oluyor. Benzinin gerçek fiyatı 6000 tümendir. Fakat biz 1500 tümene satıyoruz" dedi.

Uzmanlarsa ise bu devlet politikasının rakamları artıracağı endişesini taşıdıklarını belirttiler.

Ülkedeki huzur ve istikrarın bozulması 21 Şubat 2020'de düzenlenecek genel seçime de yansıyabilir. 

Sürpriz gelişmeler olmazsa genel seçime katılımın düşük ölçekte olacağı tahmin ediliyor.

Bu da ülke istikrarının duraklama dönemine girmesi demek.  

İran'da bu tip kalkışmalar yaklaşık 10-15 yıl öncede yaşanmıştı.

Aslında şer güçlerin İran üzerindeki oyunları 40 yıldır devam ediyor.

Ama İran devlet yönetimi bu tip badireleri bastırmakta ustalaştı ve gerekli tecrübeyi edindi.

Halktaki olumsuz bakış açısı çevrilebilirse çözüm gelebilir.

İran kültürü bölünmeye karşı her zaman bağlayıcı politikalar üretmiş, başarı da sağlamıştır.

Bu defa ABD'ye karşı arkasında Rusya, Çin ve Türkiye'de var.

Aslında sorun bölünme isteği (etnik-mezhep) değil, yönetim şekline olan muhalefettir.

Acem halkı ilerleme yolunda onlarca sene kaybetti ama, buna rağmen o kadar devasa bir kültür ki, hâlâ dünya çapında bilim insanları ve sanatçılar çıkarabiliyorlar.

Bu tür sancılı geçişlere karşı idmanlı olan satrancın mucidleri, bakalım nasıl bir hamle yapacak.

Burada bir İran güzellemesi yapıp, olayı sadece benzin zammı olarak görenler maalesef tek boyut üzerinden ilerlemiş olurlar.

Olayların genelde kürt bölgelerinde cereyan etmesi, kaşınmak istenen yaralara işaret.

Yapılması gereken ise, Molla rejimin ekonomik göstergelerin ivmesini yükseltecek argümanlara yönelmesi ve bunu halka direkt kanalize etmesi.

Devletler insanlarını doğru ve detaylı bilgilendirmezse, kitleler yabancıların silahı haline gelir.

Şer yuvaları zaten boş durmuyor. İşsizlik ve borçlanma psikolojisine çomak sokarak arkalarındaki kitlelere önderlik ediyorlar.

Hükümete yakın olanlar para çalıyor. Refah içinde yaşıyorlar olgusu oluşturup kaoslara kapı aralanıyor. Hâlbuki hükümet yolsuzluğu yüzünden yaşanan bir kriz değil bu.

Ekonomik buhranların çözüm yeri ise, kesinlikle sokaklar değil.

Demokratik tepki konur, sesler ayyuka çıkar vebir sonra ki hükümet hamlesi için süreç beklenir.

Olması gereken demokratik sağduyu hareketi budur.

Yoksa, sokak saldırganlığı kötü olan gidişatı daha da körükler.

Aksi hâller, faizden geçinenlerin artı hanesine yazmakla kalmaz, işgalcilerinde iştahını kabartır.

Önce ambargo uygulanır, sonra ayaklanmalar desteklenir, ardından da halkı özgürleştirmek ve demokrasi getirmek yalanıyla işgal başlatılır.

Ortadoğu'da süregelen oyun budur.

Dünya'da atom bombasını ilk kullanan ve binlerce nükleer silahı olan ABD diyor ki;  Nükleer çalışma yapma. Hem de binlerce mil öteden, okyanus ötesinden söylüyor bunu.

Yakın tarihi şöyle bir hatırlayın göreceksiniz ki, Batı'nın alkışladığı ve desteklediği her eylem Ortadoğu'nun felaketi olmuştur.

Bölge insanlarına düşen uyanık olmak ve algıları açık tutmaktır.

Sebepler oluşturulurken uyursak, sonuçlar doğal gelir.

Asla bu ketenpereye düşmemek gerekir.

ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo 1,5 yıl önce twitter'dan yaptığı hem farsça hem de İngilizce açıklamada, "İran hükümetinin suistimallerine, halkı sessiz kalmıyor. Bizde kalmayacağız" demişti. Şimdi de "Uydu üzerinden internet hizmeti verebiliriz. Yaklaşık bir buçuk yıldır söylediğim gibi: ABD sizinle" dedi.

Beyaz Saray ise, Tahran yönetimini fanatik bir şekilde nükleer silah ve füze programını sürdürmek ve terörü desteklemekle suçladı.

İran'ın "Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) anlaşması çerçevesindeki yaptırımlarından elde ettiği milyarlarca USD'ı Okul, Hastane, Baraj v.b gibi halkının faydasına faaliyetler için değil, Ortadoğu'daki terör uzantılarını finanse etmek için kullandı. Tahran şeklinde ülke yönetiminde görev alan hükümetler eleştirildi. 1979 yılında Humeyni liderliğindeki İran Devrimi ile Pehlevi devrilince petrol bir anlamda Amerikalılardan Fransızlara geçti.  Artık kuyunun başını tutamayan ABD bir anda en azılı İran rejim muhalefetçisi oluverdi.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.