Hava Durumu

Süleyman Çelebi ve Mevlidi (1)

Yazının Giriş Tarihi: 01.02.2019 07:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.02.2019 07:05

Mevlit denilince akla Süleyman Çelebi gelir. Çünkü O, Mevlid'iyle bütünleşmiş önemli bir şahsiyettir. Emir Sultan Hz.lerinin müritlerindendir. Önce Yıldırım Bayezid'in divan imamlığını yapmış, sonra da ömrünün sonuna kadar vazife yaptığı Ulu Cami imamlığına tayin edilmiştir. (öl. Bursa, 824/1422)

Orijinal adı Vesîletü'n-Necât (yani Kurtuluş Vesîlesi) olan Mevlid, Osmanlı'da ve günümüzde insanımızın bulunduğu dünyanın dört bir tarafında en çok okunan ve sevilen Türkçe bir kitaptır. Hz. Peygamber'e duyulan sevgiyi, onun doğumunu ve hayatının bazı bölümlerini nazm halinde anlatmaktadır. Süleyman Çelebi, Türk edebiyatının bu klasik eserini, Osmanlı mimarisinin bir diğer klasiği olan Ulucami'deki görevi sırasında yazmıştır. Birçok şair tarafından, pek çok Mevlit yazıldığı halde hiçbiri Süleyman Çelebi'nin eserinin şöhretine ulaşamamış, onun gördüğü ilgiyi görememiştir.

Doğum yeri ve soyu:

Süleyman Çelebi, yaklaşık 1350'de Bursa'da doğmuştur. Kendisi şair ruhlu bir aileden gelmektedir. Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde Osman Gazi'nin gördüğü rüyaya mühim bir mana kazandıran Şeyh Edebali'nin torunlarındandır. Babası, I. Murad'ın vezirlerinden Ahmet Paşadır. Dedesi; Osman Gazi'nin kayın biraderi âlim, ârif, fâzıl ve şâir ruhlu bir insan şeyh Mahmut'tur. Orhan Gazi, aynı zaman da silah arkadaşı da olan şeyh Mahmut için İznik'te bir medrese yaptırmış; O'nun ilim ve irfanından insanların istifadesini sağlamıştır.

Şeyh Mahmut'un, Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa'ya Rumeli'ye geçişini tebrik için takdim ettiği;

"Velayet gösterip halka suya seccade salmışsın,

Yakasın Rumeli'nin dest-i takva ile almışsın." diye başlayan kasidesi meşhurdur. Mevlid, gösteriyor ki, Süleyman Çelebi, dedesinin sadece ilim ve irfanını değil, şairlik kabiliyetini de tevarüs yoluyla almıştır.

Tahsili ve "çelebi" unvanının verilmesi:

Süleyman Çelebi'nin tahsil hayatı hakkında geniş bilgiye sahip değiliz. Ancak, yazmış olduğu altı yüz yılı aşkın bir zamandan beri zevkle okunan ve dinlenen, edebiyatımızın şaheserlerinden biri olan mevlidi ve yapmış olduğu önemli görevleri O'nun iyi bir eğitim ve düzenli bir dini terbiye aldığını göstermektedir. Tahsilinin tamamını devrinin meşhur bilginlerinden ve özellikle Emir Sultan hazretleri gibi gönül sultanlarından aldığı bilinmektedir.

Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğünde hakkında geniş bilgi verilen "çelebilik", padişah çocuklarına, yani şehzadelere verilen unvandır. Okuma bilen, okumuş, kibar, nazik ve efendi anlamlarında kullanılmıştır. Asil ailelere mensup zevata da çelebi denilmiştir. Süleyman Çelebî'ye, bu unvanın verimesi de bu fikri kuvvetlendirmektedir. Çünkü o devirde şehzadelere, Mevlâna Hz.lerinin torunlarına ve ilmiyle âmil âlimlere 'çelebi' deniliyordu.

Özetlemek gerekirse, Osmanlı ailesinden, padişah sülalesinden olmadığı halde, kibarlığı, efendiliği, ilim, irfan ve faziletinden dolayı Süleyman Çelebi'ye de bu unvan haklı olarak verilmiştir.

Yapmış olduğu görevler:

Yapmış olduğu görevleri hakkında da detaylı bir bilgiye sahip olamadığımız Süleyman Çelebi, bir müddet Yıldırım Bayezid'in divan-ı hümayûn imamlığını yapmıştır. Buraya hangi görevden geldiği ve daha önce hangi görevlerde bulunduğu hakkında ne yazık ki bilgi sahibi değiliz.

Ancak, herkes tarafından takdir edilen, bilgisi, yaşayış ve tavırlarıyla padişahın da dikkatini çeken Süleyman Çelebi, Emir Sultan Hz.lerinin de tavsiyeleriyle Ulu Cami İmamlığına getirilmiş ve ömrünün sonuna kadar bu görevde kalmıştır.

Molla Fenârî'lerin, Somuncu Baba'ların ve benzeri büyük zatların döneminde Ulu Cami imamlığı yapmak kolay bir vazife olmasa gerektir.

Ulu Cami

Ulu Cami, Bursa'nın selâtîn camilerindendir. Yıldırım Beyazıt Niğbolu Zaferinden elde ettiği ganimetlerle yaptırmıştır. 1400 yılında inşaatı tamamlanan camiin yapılması rivayete göre şöyle olmuştur:

Yıldırım Bayezid Niğbolu Muharebesine çıkarken "eğer galip gelirsem yirmi camii yaptıracağım" diye bir nevi adakta bulunmuştur. Zaferle dönünce de bu adağını yerine getirmek istemiştir. Ancak damadı Emir Sultan Hz.lerinin, "Sultanım! Yirmi cami yerine, yirmi kubbeli bir cami yaptırınız; (bugünkü bulunduğu mekânı göstererek) hem de "buraya yaptırınız" diye teklifte bulunmaları üzerine yirmi camii yerine yirmi kubbeli bir cami, Bursa Ulu Camii yaptırmışlardır.

Ulu Camii, yirmi kubbesi, büyük iki minaresi, sağlam yapısı ve tüm heybetiyle şehrin tam ortasında, asırlardır dimdik ayakta durmaktadır. Her biri dört köşeli, on iki ayaklıdır. Ortadaki kubbelerden birisinin üstü camlı, altında ise şadırvan vardır. Camiin yazıları meşhur ve kıymetlidir. Osmanlı Devleti'nin payitahtı olan Bursa'nın Ulu Camii'nde imamlık sıradan bir görev olmasa gerektir.

Süleyman Çelebi, kendisini ölümsüzleştiren eseri "Mevlid"i, imamet, vaaz, hutbe ve sohbetleriyle, halkı irşad ettiği bu camide yazmıştır.

Gelecek hafta Mevlit ve Mevlidin yazılış sebebiyle devam edelim inşaallah.

Cumanız  mübarek olsun.

Sağlık ve afiyetle kalınız

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.