Hava Durumu

Mevlâna Haftası Münasebetiyle: Hz. Mevlana'nın Ölüm Anlayışı-1

Yazının Giriş Tarihi: 14.12.2018 08:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.12.2018 08:11

Men bende-i Kur'anem, eğer can dârem.

Men hak-i reh-i Muhammed Muhtâr'em.

Egernaklkoned cüz în kes ez güftârem.

Bîzarem ez û vez-ân sühanbîzârem.

---

Ben hayatta olduğum müddetçe Kur'an'ın kölesiyim.

Ben Muhammed Mustafa'nın ayağının tozuyum.

Biri benden, bundan başka bir söz nakledecek olursa,

Ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim. Hz. Mevlana

*

"Ben hayatta olduğum müddetçe Kur'an'ın kölesiyim. Muhammed Mustafa'nın ayağının tozuyum" diyen bir İslam büyüğünden bahsetmek istiyorum. 17 Aralık Hz. Mevlana'nın ölüm yıldönümüdür. Ölüm yıldönümü dolayısıyla her sene başta Konya olmak üzere yeryüzünün pek çok yerinde anma merasimleri yapılır. Bu yazımda O'nun hayatından ve ölüm anlayışından bahsedeceğim; takip eden yazılarımda ise O'nun Kur'an'a ve sünnete bakışını ve ahlak anlayışını dile getireceğim inşallah.

İslâm'ı takva derecesinde yaşayan, onu ilim, amel, ihlas, edep ve cihad olarak benliğine sindirmiş bulunan bir Hak dostu, gönül adamı ve bir Peygamber aşığı olan Mevlâna Celaleddin-i Rumî (1204-1273)'den bahsedeceğim. Girişteki rubaîsinde de görüldüğü gibi Kur'an ve sünnete bağlılığını gayet edebî bir şekilde dile getirmekte, kendisinden bu genel çerçeveye aykırı ifadelerin nakledilmesine karşı çıkmaktadır. Dolayısıyla Mevlâna'nın bütün eserleri ve sözleri bu çerçevede mütalaa edilmelidir.

Hayatı:

Hz. Mevlana, Afganistan'ın Belh şehrinde doğdu. Babası Bahaeddin Muhammed, annesi Mü'mine Hatun'dur. Dindar bir ailenin zeki bir çocuğudur. Soyunun Hz. Ebubekir'e dayandığı söylenir.

Horasan ve Belh bölgesi O'nun yaşadığı çağda ilmî faaliyetler ve tasavvufi hareketlerin yoğun olduğu, Sûfîliğin tarikat tarzında örgütlendiği bölgelerdir diyebiliriz.

Hz. Mevlana bir yandan tefsir, hadis, fıkıh ve kelam ilimlerini öğrenirken, diğer yandan da züht, takva ve güzel ahlakı esas alan Sûfîleri rol model olarak görüyor ve öyle yaşamaya gayret ediyordu. Hz. Mevlana'nın babası Muhammed Bahaeddin'e Sultanül-Ulema/ âlimlerin sultanı denilmesi onun Sûfîlikte olduğu gibi ilim alanında da uzman olduğunu göstermektedir. Görüldüğü gibi, O'nun manevi bir ortamda,dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesi ve böyle bir iklimde yetişmesi Hz. Mevlana için bir şanstır. Bilindiği gibi terbiye ailede alınır, eğitim yuvalarında gelişir topluma gül olarak döner. İşte Hz. Mevlana böyle bir ortamda yetişiyordu. Belh'ten ayrılıp Nişabur'a gelmiş, burada ünlü Sûfî Feriduddin Attar'ın sohbetlerinde bulunmuş; O'nun ilim ve feyzinden istifade etmiştir. Daha sonra Larende'de bir süre kalmış ve burada Gevher Hatun'la evlenmiştir. Bu evlilikten Bahaeddin Veled ve Alaaddin isminde iki oğlu dünyaya gelmiştir.

Eğitimini daha ziyade babası Sultan'ül-Ulema, Seyid Burhaneddin ve Şems'i Tebrizi'den alan Hz. Mevlana, medreselerde hocalık da yapmıştır. Onun ilmi kudreti ve çağındaki ilimlere vakıf olduğu, gerek Mesnevi'sinde gerekse diğer eserlerinde açıkça görülmektedir.

Şems-i Tebrizî, Hz. Mevlana'yı etkilemiş, O'nun içindeki aşk ateşini tutuşturmuştur. Zaman zaman Şems gibi vecd halleri yaşayan Hz. Mevlana, Divan-ı Şems'teki duygulu, içli ve coşkulu gazel ve rubaileri bu dönemde yazmıştır. Şems'in ölümüne çok üzülen Hz. Mevlana, ruhî sükûnete kavuştuktan sonra ölümsüz eseri Mesnevi'yi yazmıştır. Bir Sûfî ve bir mürşid olan Hz. Mevlana'nın müritleriHz. Mevlana'nın vefatından sonra, Mevleviliği düzenli hale getirmişlerdir. Bugün görmekte olduğumuz Mevlevi, sema ve musikisi ilk şekliyle o zaman ortaya çıkmış, daha sonraki dönemlerde de gelişip, diğer tarikatları da etkilemiştir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.