Hava Durumu

Erdoğan'dan çok kritik açıklamalar!

Türkiye ile İsrail arasındaki mutabakata değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'yazılı metin' vurgusu yaptı.

Haber Giriş Tarihi: 02.01.2016 00:56
Haber Güncellenme Tarihi: 02.01.2016 00:56
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Erdoğan'dan çok kritik açıklamalar!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Suudi Arabistan dönüş yolunda programını takip eden gazetecilere Türkiye-İsrail arasındaki ilişkilere değinerek bir dizi açıklamada bulundu. Türkiye'nin kırmızı çizgisini anlatan Erdoğan, İsrail ile varılan mutabakatın yazılı metnini görmeden asla adım atmayacaklarını söyledi.

İsrail ilişkilerine karşı şartlarının belli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'le normalleşme sürecine bizim nasıl baktığımız, bu konudaki şartlarımız bellidir: Özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması. Mesela şu anda Gazze'de enerji sıkıntısı var. Buraya enerji takviyesi verecek bir gemiyi limana yanaştırmamız lazım. Ordan enerji sıkıntısını giderelim. Bir diğer konu su sıkıntısı var. Bunu gidermemiz lazım.Ambargo noktasında dediler ki "Biz, Türkiye üzerinden kaldırırız. Türkiye üzerinden mallar, inşaat malzemeleri girebilir" dediler. Arkadaşlarımıza şunu söyledim. Yazılı metni görmeden benim şu anda bir şey söylemem mümkün değil. Yazılı metni göreceğiz ki bu iş sağa sola sapmasın. Bu hususta önem verdiğimiz bir başka husus da Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerin son bulmasıdır" diye konuştu.

MUTABAKAT HER İKİ ÜLKEYE DE YARAR SAĞLAR MI?

İsrail ile Türkiye'nin anlaşmalarının her iki ülkenin de yararına olacağı yönündeki değerlendirmelere cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün mesele olaya adil yaklaşım sergilenmesi. Adil yaklaşım nedir? Bahsettiğimiz şartların yerine getirilmesidir. İsrail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu, bölgenin bir gerçeğidir. Bunları görmemiz lazım. Biz karşılıklı samimiyet çerçevesinde bu adımları atmayı başarabilirsek, normalleşme beraberinde gelir. Biz Filistin'deki kardeşlerimizi gözetmek durumundayız. Oradaki okullar, hastaneler... Elektrik yok, su yok. Bu sorunlar bağırıp çağırmakla çözülmüyor. Haftalar aylar geçiyor. Bu insanlar elektriksiz. Günde 5-6 saat elektrik. Böyle olur mu? Su, hakeza öyle. Orada bir hastaneyi bitirmek üzereyiz. Bu hastane normal şartlar olsaydı çoktan bitmişti. O nedenledir ki biz, "Görüşmelerimizi sürdürelim" diyoruz. Yeter ki burada böyle bir neticeyi elde edelim ve normalleşme ile ilgili adımı atalım" dedi.

FİLİSTİN'E GEMİ GİDER Mİ?

"İsrail, Türk mallarına ambargo uygulamayacaksa, elektrik için bir geminin gitmesi söz konusu olur mu?" sorusuna net cevap veren Erdoğan, "Arkadaşların verdiği sinyalde belki de en kolayı o. Oraya bir gemi yanaşacak. Ve o gemi onların merkezi sistemine elektrik verecek. Onların şu anda merkezi sistemi de felç. Onu da süratle yenileyeceğiz

IRAK'A SERT SÖZLER

Irak ile yaşanan 'Başika' sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Bakın Irak'ta 14-15 ay önce, Başika ile alakalı olarak en ufak bir ters tutum yoktu. Ama Rusya ile aramızdaki bir sıkıntı yaşanınca, bir bakıyorsunuz bazı kesimler hemen tahrik eğilimine girebiliyor. Halbuki bu olaylar öncesinde Rusya Türkiye'ye, "Siz de İran, Rusya, Irak, ve Suriye ile birlikte Bağdat ofisinde yer alın" demiştir. Ben de, meşruiyeti olmayan bir ülkenin bulunduğu yerde bulunmayacağımızı söylemiştim. Çünkü, Suriye'nin yönetimi bizim için gayrımeşrudur. O yönetimin olduğu yerde, biz Türkiye olarak olmayız. Bunu söyledim. Ama onlar, 4'lü olarak şu anda Suriye'de bu çalışmayı yapıyorlar. Burada birşey çok çok önemli. Mesela, bize şu anda Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'ne gitmesi, arkasından Irak'ın BM Güvenlik Konseyi'ne gitmesi, ikisinde de "ret" almış olmaları tabii ki önemli" diye konuştu.

ERDOĞAN'DAN IRAK'I ZORA SOKAN SORU

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Irak Başbakanı Haydar el İbadi'ye verdiği 'DAEŞ' cevabı dışında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'a Kandil sorusu yöneltti. Erdoğan, "Şu anda siz Kandil'i terörden temizlediniz mi? Kandil'de halen PKK  duruyor?" diye sordu.

Erdoğan açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:

"Ama mesela İbadi'nin yaptığı açıklamalar var. Sayın Davutoğlu ile yaptıkları görüşmede, "Buradan askerinizi çekin" demiş.. Tabi, Ahmet Bey de gerekeni söylemiş. Irak Dışişleri Bakanı'nın açıklamalarına da cevaben "Siz önce oradan DAEŞ'i temizleyin" demiş.Onun daha ötesine geçmek lazım. Nedir o? Şu anda siz Kandil'i terörden temizlediniz mi? Kandil'de halen PKK  duruyor. Biz daha önceki dönemde, yani Maliki v.s. onlarla yaptığım görüşmelerde ben hep Kandil'i söylemişimdir. "Ne zaman burayı temizleyeceksiniz" diye sormuşumdur. "Bizim ona gücümüz yetmiyor" demiştir. Şimdi vereceği cevap yine aynıdır. Başhika'ya biz davet alarak gittik. Orada ne var? 650-700 eğitimci asker var. Aslında bunu onlar da biliyor. Ama bazı kesimler işi farklı yerlere çekmek suretiyle yeni bir oluşum meydana getirme gayreti içindeler. Bunu Sayın Obama ile de konuştum; telefon görüşmemde kendisine anlattım."

"BİZİM İÇİN RİSKTİR, GEREĞİ YAPILIR"

YPG'nin Fırat'ın batısına geçme durumuna dair bir bilgi almadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle bir şey varsa gereği yapılır. Bizim şu an orada Cerablus hedefimiz vardı. DAEŞ'ten orayı temizlemek. Alzas olayı bizim için risktir. Oraya YPG'nin gelmesini izlemek bu kabul edilir bir şey değildir. Bunun görüşmesini yapacağız, o zaman tamamiyle bizim güneyimizde, Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt bandı oluşur ki, buna "evet" demek mümkün değildir. Bir de orada malum bu Teşrin Barajı var. Yani, barajla alakalı olarak, ABD de orayı özellikle DAEŞ'ten korumak için bir adım attığını söyledi. Yani, YPG'yi orada eğer kara gücü olarak kullandığını mı anlatmak istiyor, onu bilemiyorum. Ama biz kendilerine şunu söyledik. Yani, orayla aynen diğer yerlerde yaptığımız, Mare, Hercele hattındaki işbirliğimiz neyse, oralarda da aynı işbirliği rahatlıkla yapılabilir. Bunu tabi kendilerine söyledik." açıklamasında bulundu.

Kılıçdaroğlu'na 'Mezhepçi' tepkisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun dış politikaya ilişkin 'mezhep odaklı' değerlendirmesine sert tepki göstererek ''Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamalarını kabul etmek mümkün değil. Kılıçdaroğlu'nun dış politika anlayışı diye bir anlayışı söz konusu değil. Bunların bu şekilde yaptığı bir çalışma da yok. Eğer mezhebi olarak bir yaklaşımdan bahsediyorsa, o olsa olsa, kendisinin aynaya bakışıdır. Kılıçdaroğlu'na şunu söylemek lazım. Bu denli bölgede olaylar var. Rusya geliyor, Türkiye'ye karşı bir tavır alıyor. Suriye'de bir yerleşim gerçekleştiriyor. Siz kalkıp hükümetin, kendi ülkenizin yanında yer almıyorsunuz. Öyle mesajlar veriyorsunuz ki adeta Rusya'nın, Suriye'nin yanında yer alıyorsunuz. Zaten son seçim kampanyasında da Suriye'den yana açıklamalar yapmadı mı? Yaptı. Kendi ülkesine düşman olana, bunlar dost oluyor.''

"DAHA SÖYLEYECEK BİR ŞEY YOK"

İşte kendi içlerinden bir milletvekilinin yaptığı açıklamalar ortada. Ne diyor? "İran'la Türkiye savaşsa ben, İran'ın yanında yer alırım" diyor. Kılıçdaroğlu ne diyor? "Ben, milletvekilimi yedirmem" diyor. Bu kadar açık, net. Daha söyleyecek bir şey yok.

"İRAN'IN YALNIZLIĞINI BİZ ORTADAN KALDIRDIK AMA..."

İran, nükleer enerjisi meselesinde dünyada yalnız kaldığı zaman biz Türkiye olarak bizim neler yaptığımızı herkes biliyor. Sayın Obama beni telefonla aradı. Tahran Anlaşması meselesinde bizden ricada bulundu. Biz dedik ki "Sayın Lula (o tarihteki Brezilya Devlet Başkanı) ile biz kararımızı verdik. Sizler bir çerçeve çizmiştiniz. Bizler o çerçeve etrafında Tahran Anlaşması'nı yaptık." O zaman Başbakan Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemdi. Brezilya ile ikimiz bu işi sahiplendik. Ahmedi Necad'la da o dönem benim pek çok görüşmelerim olmuştur. O dönemde İran'ın yanında yer almak suretiyle adeta onların yalnızlığını ortadan kaldırdık. Ama daha sonra ne oldu? Şu anda nükleer ile ilgili Batı ile masaya oturdular, belli bir noktaya geldiler. Bu gerçekleşecek mi, gerçekleşmeyecek mi ayrı bir konu. Ancak şu anda İran'ın, Irak'taki, Suriye'deki, Yemen'deki mezhepçi yaklaşımlarını elbette doğru bulmuyoruz. Ben İranlılara hep şunu söylemişimdir: "Ne Sünni ne de Şii. İslami, İslami. Olaya böyle bakmak lazım." Biz, hiçbir zaman olaya Sünnilik, Şiilik diye bakmadık; mezhepçi bir yaklaşım içinde olmadık.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.