Hava Durumu

İkinci evlilik için acele etmeyin!

Boşanma sürecinin bireyler ve çocuklar üzerindeki etkisini Bursa Hayat Gazetesi'ne anlatan Uzman Psikolog Dilek Kaymak Kısaer, boşanan kişinin, yeni bir evlilik yapmakta acele etmemesi gerektiğini söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 20.02.2017 09:29
Haber Güncellenme Tarihi: 20.02.2017 09:29
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
İkinci evlilik için acele etmeyin!

Röportaj: Ömer KARAKAYA

Fotoğraflar: Can SEZER

Günümüzde artan boşanma davalarını ve boşanma sürecinin çiftler ve çocuklar üzerindeki etkisini Bursa Hayat'a anlatan Psikolog Dilek Kaymak Kısaer, Boşanmalardan sonra bireylerin acele olarak yeni bir evlilik kararı almasının, genelde olumsuz sonuçlara neden olduğunu belirtti. Toplum olarak uzmanlara görünme konusunda ön yargılarımızın olduğunu söyleyen Kısaer,"Ruhsal anlamda kendimizi kötü hissettiğimizde bir uzmandan psikologdan yardım almaktan çekinmemek gerekiyor" dedi.

Boşanmanın nedenleri nelerdir. Bizlere açıklar mısınız?

Bireysel gelişme ve hayata dair seçeneklerin artması adına ödediğimiz bedellerden biri geleneksel ailenin çöküşü ve boşanmanın çok çeşitli sonuçlarıdır. Yapılan araştırmalara baktığımız zaman: bugün yapılan iki evlilikten biri boşanma ile sonuçlanıyor ve evliliklerin yarısı 7 yıl içerisinde sona eriyor. Çocukları, 5 yaş ve altında olan ve boşanan ailelerin, yüzde 44'ünde taraflar evde yaşamayan ebeveyn ile çocukların görüşme düzeni konusunda anlaşamıyor. Bu istatistiksel veriler boşanmanın ciddi bir sosyal sorun olduğunu şüphe götürmez bir biçimde kanıtlamaktadır.

Boşanmanın ruh sağlığına ne gibi etkileri vardır?

Ekonomik, psikolojik ve sosyal birçok etken çiftlerin birbirlerine yakınlaşmalarına sebep olabildiği gibi, uzaklaşmalarındaki temel sebep de olabiliyor. Başlarda cazip gelen bazı özellikler, sonraları hayattan keyif almak için yeterli gelmemeye başlıyor. Boşanmanın çiftler üzerinde bir takım psikolojik etkilerinin olduğu tartışılmaz bir gerçek. Bu etkilerin de olması son derece normal. Boşanma öncesinde başlayan geleceğe dair bir takım belirsizlik düşünceleri kişinin psikolojisini oldukça etkileyebiliyor.

Son dönemde artan boşanmaların nedenlerini nelere bağlıyorsunuz?

Kadınların artan ekonomik yeterlilikleri, nedeniyle boşanma sayısında gün geçtikçe artış olmaktadır. Önceleri problem yaşansa bile birçok kadının boşanmaya olumlu bakmaması günümüzde değişmiştir. Şehir hayatı, değişen sosyal bakış açısı ve kadının toplum içindeki yerinin netleşmesi bunda etkili faktörlerdir. Aile üyelerindeki gizli depresyon, madde bağımlılıkları, ekonomik zorluklar, ahlaki dejenerasyonun da boşanmalarda etkili olduğu düşünülmektedir.

Bireyler ilk olarak boşanma yolunu mu seçer? Yoksa boşanma son çare midir?

Gelir seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde, kadının eğitim seviyesinin de yüksek olduğu, bunun sonucunda kocasından bağımsız olarak hayatını idame ettirebileceği şekilde ekonomik bağımsızlığa ulaştığı gözlemlenmektedir. Ekonomik bağımsızlığa ve eğitime ulaşan kadın, uğradığı şiddet, sadakatsizlik, hakaret gibi fiillere katlanma zorunluluğu hissetmiyor. Bu yüzden boşanma noktasında daha hızlı karar verebiliyor.

Boşanmalarda kadınların, erkeklere göre daha fazla etkilendiğini görüyoruz. Sizce bunun nedeni nedir?

Finansal etkiler kadınları en çok etkileyen durumların başında geliyor. Geliri olmayan ya da ayakta kalmakta zorlanacak gelire sahip kadınların bu noktada zorluk çekmeleri muhtemel oluyor. Mutsuz evliliklerin ardından kadın, bir daha iyi bir partner bulamayacağım ya da kimseye güvenemeyeceğim gibi düşüncelere daha hızlı kapılır. Bazı kadınlar ise artık çevredeki insanların ona boşanmış bir kadın gözüyle bakmaya başladığını düşünmeye başlar. Bu da toplumsal olarak kadınları en sık rahatsız eden düşüncelerdendir.

Erkekler, boşanmadan önce ya da sonra depresyon etkisi altında kalır mı?

Sürekli hesap sorulan, nerde kaldın sorularına maruz kalmış bir erkek boşandıktan sonra kurtuldum tarzında bir hissiyat içinde olurken, sonraları yalnız kalmak erkeği daha fazla etkileyebiliyor ve erkekler bu olay sonrasında kendilerini depresyonun içinde bulabiliyor.

Boşanma döneminde ya da sonrasında uzman yardımı alınmalı mı?

Tabii bu sürecin daha sağlıklı atlatılması, sürecin daha iyi işleyebilmesi varsa çocuklara bu durumun nasıl anlatılmasıyla ilgili bilgi almak doğru olacaktır. Toplum olarak bilgi almaktan ve bir uzamandan yardım almaktan çekiniyoruz. İnsanlarda hala daha bir ön yargı var. Yine çok şükür son 30 yıllarda bu ön yargı biraz da olsa kırıldı ama destek almak gerekiyor. Ruhsal anlamda kendimizi kötü hissettiğimizde bir uzmandan psikologdan yardım almaktan çekinmemek gerekiyor. Çünkü her şey kişinin ruh halindedir. Kişi ruhen iyi olmadığı müddetçe işinde de iyi olamaz eşiyle de iyi olamaz. Ruhen kendimizi iyi hissettiğimizde bunların hepsini pozitif anlama çevirdiğini görebiliyoruz.

'KENDİNİZE ZAMAN VERİN'

Boşandıktan sonra neler yapılmalı?

Boşanmak ilişkilerin doğasında olan ve günümüzde normal karşılanması gereken bir süreçtir. Bu sebeple hayatın sonu olmadığını kişinin kendisine sürekli hatırlatması gerekir. Öncelikle biten bir ilişkinin ardından yapılabilecek en önemli şey kişinin kendisine ve karşısındakine bir süre zaman vermesi. Bu süre zarfında sosyal çevresinden destek alması önemli. Şayet çözemediği durumda bir psikolog desteği almalıdır. Bu süreçte geçmişin istenmeyen duyguların aktive edecek film, şarkı gibi çeşitli şeylerden uzak durmanızı hatta birlikte yaptığınız etkinlikleri de bir miktar değiştirmeniz gerekebilir. Maruz kaldığınız durumda mutsuz olmanız durumunda bunun zihninizin size oynadığı bir oyun olduğunu hatırlatmanızı öneririm. Boşanmanın hemen ardından yeni bir evlilik yapmaktan uzak durmalısınız. Bu noktada sağlıklı karar vermek birçok zaman zor olur. Kendinize zaman vermeniz gerekir.

Boşanmanın çocuklar üzerinde etkisi nelerdir?

Araştırmalar boşanmanın çocuklar için en kötü yanlarından birinin bir ebeveyn ile ilişkilerinin kopması olduğunu göstermektedir. Çocukların birlikte yaşamadıkları ebeveyn ile düzenli ve sık görüşme ihtiyaçları vardır. Bu dönemde çoğu çocuğun ortak tepkisi: Korku, üzüntü, öfke, suçluluk, yalnızlık, reddetme, uyku sorunları gibi...

Üzülen bir çocuk hangi halde üzüntüsünü ailesine ya da çevresine belli eder?

Ailenin dağılmasına çocukların en yaygın olarak gösterdikleri tepki üzüntüdür. Bu duygu onları o kadar etkisi altına alır ki kelimelerle tarifi mümkün değildir. İçine kapanma kendini gösterir. Ağlamak ve üzgün görünmek çocukların üzüntülerinin belirtileridir. Ancak onlar üzüntülerini başka şekillerde de ifade ederler. Yalnız kalmayı istemek, normalden daha az konuşmak, dostça davranmamak, üzüntü içeren resimler çizmek, sürekli hayal kurmak, eskiden hoşlarına giden şeylere ilgi göstermemek gibi. Erkek çocuklarında ayrıca öfkeli bir tutum içerisine girip saldırgan davranışlar sergileyebilir.

Çocuklar, anne ve babasına hangi duygularla yaklaşır?

Anne ve babanın boşanmasının üzerinden yıllar geçse de, hatta onlar ikinci kez evlenmiş olsalar bile birçok çocuk hala onları tekrar bir araya getirme hayalleri kurar. Bazen anne ve babalar çocuklarına yanlış sinyaller vererek, onların boş yere umutlanmasına yol açarlar burada açık olmakta fayda vardır.

Çocuklar boşanmadan etkilenmiyor gibi görünse de bilinçaltlarında bir etki yaşarlar mı?

Boşanma süreci illa da her çocuk için psikolojik sorun yaratır demek doğru değildir. Burada anne ve babanın tutumu çok önemlidir anne ya da baba eğer telaşlı ve kaygılı davranırsa çocuk da kaygılanacak bir şey var diye düşünür.

'BOŞANMA BİREYSEL BİR KARAR OLMALI'

'Çocuklar için boşanmıyoruz' diyen aileler sizce doğru bir davranış sergilemiş olur mu?

Her çocuk için doğal olan hayatını anne ve babası ile birlikte geçirmesidir. Anne, baba ve çocuklardan oluşan aile yapısı çocuğun ruhsal gelişimi ve sosyal uyumu açısından vazgeçilmezdir. Ancak bir o kadar vazgeçilmeyecek bir durum da ailenin çocuğa sevgi, mutluluk, neşe ve güven verebilmesidir. Ailenin huzurlu olmasının birinci şartı anne ve baba arasındaki uyum ve anlaşmadır. Eşler arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik tüm ailenin dolayısıyla da çocuğun mutsuz olmasına neden olur. Boşanma nedeniyle çocukta gelişebilecek sorunlardan kaçma bahanesiyle her ne pahasına olursa olsun evliliği sürdürmeye çalışan eşler vardır. Şurası unutulmamalıdır ki çocuk için sadece anne, babayla birlikte yaşamak değil ailenin huzuru da önemlidir. Her gün kavga gürültünün olduğu, çocuğun gözü önünde annenin veya babanın dövüldüğü, hakarete maruz kaldığı bir aile ortamının çocuğa zarar vermediğini düşünemeyiz. Aslında boşanma tamamen bireyin kendi başına vermesi gereken bir karardır. Evliliğini sürdüremeyeceğini düşünen eş ya da eşler boşanma kararını alırken bu kararın öncelikle kendi hayatları ile ilgili bir karar olduğunu düşünmek zorundadırlar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.