Hava Durumu

Düşlerimin peşinden koştum

Genç yazar Taylan Özgür Köşker Bursa Hayat gazetesine özel röportajda konuştu. Köşker, kitaplarından ve birçok önemli konudan bahsetti.

Haber Giriş Tarihi: 22.08.2017 11:44
Haber Güncellenme Tarihi: 22.08.2017 11:44
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Düşlerimin peşinden koştum

Çocukluğunda okuduğu kitaplardan etkilenerek kitapların büyülü dünyasına dalan genç yazar Taylan Özgür Köşker kitaplarından ve yazarlık hayatından Bursa Hayat Gazetesine anlattı. İlk kitabından 'ilk göz ağrım' diyerek bahseden Köşker,  kitabının öğretmenlik yaptığı yıllarda dinlediği efsaneden yola çıkarak yazdığını ifade etti. Konuşmamızda ailelere de seslenen Köşker ebeveynleri çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmaları konusunda uyardı.   

Sizi tanıyabilir miyiz?

Çocukluğum büyük oranda Kırşehir'de geçti. Kimi zamanlar köye gittim. Annem de babam da memurdu. Beni köye babaannemin yanına bırakırlardı. İşte o zamanlar doğayla iç içe oldum. Çok sevdim. Özellikle de kuşları izlemek, doğanın değişimini görmek, hem şehir hem de köy yaşamını gözlemek, karşılaştırmalar yapmak bende yoğun etkiler bıraktı. 12 Yaşından sonra Ankara'ya taşındık. Ankara'da uzun yıllar kaldıktan sonra İstanbul'a geldim. İstanbul da renkli insanlarıyla, deniziyle yaşamımı etkilemiştir. Müzik dinlemek, şiir okumak da en sevdiklerimdendir.

Kitap yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

Çoğu kimse ilk okuduğu kitabı anımsamaz. Ben anımsıyorum. Parmak Çocuk adlı unutulmaz bir masal kitabıydı. Sonra Sihirli Fasulye'nin Sırrı adlı masalda bir fasulye ekip bulutlara kadar bu fasulyeye tırmanıp giden Jack adlı çocuktan çok etkilendim. Kırşehir'de otururken Jules Verne'nin kitaplarını paramı biriktirip alırdım. Bir de kahverengi ciltli bir defter almıştım. Oraya neler yazdım, onlar nereye gitti anımsayamıyorum ama ilk yazma denemelerimi sanırım o zamanlar yaptım. Öncelikle her zaman iyi bir okur olmuşumdur, ancak yazar olmak benim yıllardır içimden geçen bir düştü. Yine de her şey kendiliğinden gelişti. Yıllarca elime geçen defterlere günlükler tuttum. Bu günlüklerin çok azı elimde kaldı. Sevdiğim kitaplardan kimi cümleleri oturup bu defterlere gelişi güzel bir şekilde yazardım. Bunu hala yapıyorum.Çocukluğumda kardeşimle yaşadığım bir olayı yıllarca hiç unutamadım. Bir gün bunun öyküsünü yazacağımı içimden geçiriyordum. Oturup yazdım. Bu öykü, "Kırlangıç" adlı öykümdür. Sonra diğerleri geldi. Peş peşe yazmaya başladım.

İlk kitabınız ve konusundan bize anlatır mısınız?

İlk kitabım, ilk göz ağrım Ah Tamara adlı yapıtımdır. Ah Tamara, Ağrı'da öğretmenlik yaptığım yıllarda dinlediğim bir efsaneden yola çıkılarak yazılmıştır. Bu efsaneyi Van'a yolculuk yaparken dolmuşta tanıştığım birinden dinlemiştim. Bir gün bunu yazacağım aklıma gelmemişti. Ama büyüsü hep yüreğimde yer etti. Kitapta Ah Tamara ile birlikte altı tane öyküm var. Diğer öykülerimde doğayla, insanlarla, kitaplarla olan ilişkilerimi yazdım. Kütüphane öyküsü, Kırşehir'de okula gidip gelirken geçtiğim yolumun üstündeki kütüphanenin öyküsüdür. Keşke şimdi de her çocuğun geçtiği yolun üstünde kütüphane olsa. Bu kitaptaki öykülerin hepsi de gerçek yaşamdan yola çıkılarak yazıldı. Elbet içinde düşler de var. Onlar da eklendi.

Yazarlığın sizin için önemi ve ne anlam ifade ediyor?

Yazarlık bana göre düşlerinin peşinden koşmaktır. Çok sevdiğim bir arkadaşım bana bunu söylemişti. "Düşlerinin peşinden koştun." dedi. Bu beni çok mutlu etti. Sanırım benim yazarlığımın en güzel tanımı bu oldu.  Yazarlık en başta iyi bir okur olmaktır.  O güzelim kitapların büyüsüne kapılmaktır. İyiye doğruya, güzele ulaşmak istemektir her zaman. Bir başka, büyülü bir dünya içinde yaşamaktır.

Neden çocuk kitapları yazmayı tercih ettiniz?

Bu konuda çok sevdiğim iki yazarın sözlerini belirtmek istiyorum. İkisi de Çocuk Edebiyatı'na ölümsüz eserler kazandıran yazarlardandır. Muzaffer İzgü ve Hamdullah Köseoğlu. Muzaffer İzgü, "Çocuk okuru olmayan bir ülkenin yetişkin okuru da olmaz." diyor. Hamdullah Köseoğlu da Geleceğin sağlıklı okurlarını oluşturmanın yolunun Çocuk Edebiyatı'ndan geçtiğini söylüyor. İkisinin de üzerinde önemle durmak gerek. Benim Çocuk Edebiyatı'na yönelmemde ilkokul öğretmenliği yapmamın da etkisi olduğunu düşünüyorum. Ağrı, Bolu ve İstanbul'da karşıma çıkan yüzlerce çocuk ve onların yapmacıksız, renkli, eğlenceli tavırları... Tabi yıllarca seçerek, severek okuduğum nitelikli çocuk kitapları beni de çocuk kitapları yazmaya itti diyebilirim.

Türkiye'de çocukların okuma alışkanlığı sizce ne durumda?

Bizde diğer ülkelere göre çok daha geç gelişti çocuk edebiyatı. Cumhuriyet döneminden sonra ve özellikle de günümüzde daha nitelikli eserlere ulaştı. Ben tüm çocukların okumayı sevebileceklerine inanıyorum. Eğer onların ilgisini çekebilecek düzeyde, okurken dil tadı alabilecekleri, güzel resimlenmiş yapıtlarla karşılaştırılırsa tabi. Kitap kapağının bile bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Her çocuk farklı türde kitaplardan hoşlanıyor. Kimi gülmece kimi korku kitaplarını seviyor. Kimi de anlatımı şiirsel kitaplardan hoşlanıyor. Kimi serüven kitaplarını seviyor. Fantastik türde kitapları sevenler de var. Bu, her çocuğa göre değişiyor. Yeter ki anlatımı akıcı, dili anlaşılır, zengin olsun. Bir de yaşamın, dünyanın değişimine, dönüşümüne ayak uydurabilen kitaplar olmalı. Çocuğun dünyasını,  yaşama bakışını iyi anlamış, özümsemiş yapıtlar olmalı. Çocuğun önünde bir de teknoloji var. Bu bir sorun değil elbet. Ama bilgisayar oyunları, televizyonlarda yayınlanan düzeysiz programlar bir sorun.  Ayrıca, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırabilecek daha zengin bir müfredata gereksinimimiz var diye düşünüyorum. Sanatçılar tarafından kurgulanmış zengin yapıtları onlara sunmamız okuma oranını daha da yükseltecektir.

Aileler çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırmak için neler yapmalılar?

Aileler öncelikle çocuğun çok zengin bir dünyası olduğunu anlamalıdır. Çocuğa birtakım seçenekler sunmalı, bunları kendilerinin seçmesinde özgür bırakmalıdır. Yurdumuzun hemen her yöresinde artık kitap fuarları açılıyor. Onları eğer olanakları olursa kitap fuarlarına götürmeleri yararlı olacaktır. Orada kitapların yazarlarıyla tanışmaları, kitap imzalatmaları onlar için unutulmaz bir anı bırakacaktır. Bir de televizyondaki dizilerden fırsat bulabilirlerse her gün yarım saat okuma saati yapabilirler. Televizyon kapatılıp ilk birkaç gün bu yapılırsa sonradan güzel sonuçlar alınabilir. Eğer anne baba okumayı sevmiyorsa bile okuyormuş gibi yapabilir. Bu bile çocukta kitap okuma sevgisinin tohumlarını atabilir.

Son kitabınız bahseder misiniz?

Son kitabım henüz basım aşamasında olan Beyaz Tünel adını taşıyor. Eylül ayı içinde çıkacak. Beyaz Tünel'de bir öğretmen arkadaşımın anlattığı bir anıdan yola çıktım. Karda kışta okula gelebilmek için tünel açıp gelen çocuklar beni çok etkilemişti. Diğer öykülerimde kitap olmak isteyen bir ağaçtan, bir tarla sincabının yaşama direncinden, doğayla iç içe yaşayan ve bir yılanla karşılaşan nineden söz ettim. Çocukluk anılarımdan da öyküler damıttım.

Satışlarınız nasıl memnun musunuz?

Kitabım beklediğimden daha yoğun ilgi gördü. Bu da beni çok mutlu etti.

Bağlı olduğunuz kitap evi ile iletişiminiz nasıl?

Karşılıklı anlayış, hoşgörü ve sevgi çerçevesinde arkadaşça bir iletişimimiz var. Bu da benim beklediğimden daha da güzel oldu diyebilirim.

Süreçte size destekleri oluyor mu?

Sürekli iletişim halindeyiz. Bu da beni olumlu etkiliyor.

Çocuklar neden Ah Tamarayı okumalı anlatır mısınız?

Çocuklar, Ah Tamara'yı canlılarla, efsanelerle, bitkilerle, hayvanlarla ve yazılı kültürle dost olmak için okumalılar diyorum.

Hayalleriniz ve gelecek hedefleriniz neler?

Hayalim yurdumda gökte yıldız kadar kütüphane olması. En başta kendi ülkemi köylerine varana dek karış karış gezmek, oradaki çocukların kitap okumalarını sağlamak ve dünyayı gezmek. Futbol seyircisi kadar kitap okunma oranına ulaşmak.

Bursalı okurlarınıza mesajlarınız var mı?

Bursa, her zaman beğendiğim bir kent olmuştur. Bursalı çocuklar düşlerinin peşinden koşsunlar, dünyayı, insanları anlamlandırmak için akıllarının aydınlığına sorular sorsunlar ve çok kitap okusunlar...  Bir de ağızlarının dolusuyla kahkahalar atsınlar, yüzleri hep gülsün, mutlu olsunlar... Kuşlar gibi de özgür olsunlar...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.