Hava Durumu

'Bursa'nın soy ismi ipektir'

Muradiye İpek Fabrikası ve Umurbey İpek Böceği Üretim Merkezi sorumlusu Mehmet Ünal, ipek böceğinin tarihinden, yapılış aşamasına kadar olan detayları Bursa Hayat'la paylaştı. Ünal, "Her şehrin bir soy ismi vardır. Bence, Bursa'nın soy ismi ipektir" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 24.01.2017 12:28
Haber Güncellenme Tarihi: 24.01.2017 12:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
'Bursa'nın soy ismi ipektir'

Aile mesleği olarak uzun yıllardır ipek böcekçiliğiyle ilgilendiğini söyleyen Mehmet Ünal, ipeğin kalitesinin dut yaprağından geçtiğini ifade etti. İpek böcekçiliğiyle ilgili olarak bilinmeyenleri Bursa Hayat'a anlatan Ünal, Bursa halkının ipek böcekçiliğine sahip çıkması gerektiğini vurguladı.

Bursa ipeğinin tarihinden biraz bahsedebilir misiniz?

İpeğin anavatanı Çin'dir. Çin'de yaşayan bir prenses çamaşırlarını yıkatmak için çalışanlarla su kaynatmaktadır ve kaynayan suda bir dut ağıcının altındadır. Bu ağacın üstünde de yabani ipek böceği kozaları asılıdır. Kaynayan suyun buharı kozalara ulaştığı zaman, kozalar suyun içersine düşmeye başlıyor. Prenseste bunu görüyor ve suyu temizlemek için eline bir dal parçası alıyor. Kozaları kaldırmak için sopayı kaldırdığında, bir sürü lifin sopaya takıldığını görüyor. İpeğin ilk keşfi bu şekilde gelişmiştir. Daha sonra ilk Hindistan'da yapım aşamasına geçilmiştir. Biz Türkler, daha Orta Asya'dayken ipeğin ne olduğunu, kozadan nasıl ipek çekileceğini ve nasıl işleme sokulacağını biliyorduk. Türklerin Anadolu'ya gelmeye başlamasıyla beraber de ipekçilik bu coğrafyaya gelmiştir. Bu duruma ilk olarak Kayı Boyu sahip çıkmıştır. İpekçilik sabit olarak ilk olarak Söğütte yapılmıştır. İlerleyen zamanlarda Bursa'nın alınmasıyla buraya gelmiştir. İşin içinde bazı rivayetler de var. Sözde Bizans İmparator'u Çin'e iki tane rahip gönderiyor. Rahipler Çin'e gizlice gidip, ipek böceği tohumlarını çalıyorlar. Asalarının içinde İstanbul'a getirerek, orada bu işe başlıyorlar. Diye geçen bir rivayet var ama bu bizim için kocaman bir yalan. Bu rivayet gerçek olamaz çünkü ipek böceği gerçekten çok hassas bir canlı ve sopanın içinde 10 bin kilometre yol gelmesine imkan yok. İpek Bursa'ya geldikten sonra en çok Yıldırım Beyazıd döneminde hız kazanmıştır. Malatya, Alanya ve Bulgaristan fetih edildikten sonra ipekçilik Anadolu'dan, Avrupa'ya yayılmıştır. İpek Avrupa'ya geçtikten sonra 'Bursa İpeği' olarak nam salmıştır. Bu şekilde günümüze kadar gelmiştir ama 30 seneden beri Bursa'da ipek çekimi yapılmıyordu. Bizler ipeği sürekli olarak lüks tüketim maddesi olarak kullanmışız. Tabii lüks tüketim maddesi olarak kullandığınız zaman devlet desteği verilmediği sürece ayakta kalmanız mümkün olmuyor. Devletinde krize girdiği zaman ilk yaptığı iş, bu lüks tüketim maddelerine verdiği destekleri geri çekmek oluyor. 1990 yıllarda bu destek çekilince ipek böcekçiliği çok büyük bir hasar gördü. Bütün fabrikalar kapandı ama Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin girişimiyle, yardımıyla bu sektör yeniden canlanmaya başladı.

İpek böceğinin yapım aşamasından bahsedebilir misiniz?   

İpek böceği bizim köylülerimiz tarafından bakılıyor. Tohumu Koza Birlik tarafından köylere hızlı bir şekilde genelde Mayıs ve Haziran ayında dağıtılıyor. Aslında bu dağıtımın tam bir tarihi yok. Mevsimlere, şartlara göre dağıtılması uygun oluyor. Biz 'dut yaprakları, kuzu kulağı kadar oldu' deriz. İşte dut yaprakları bu seviyeye geldiği zaman, tohumlar, bakıcı olan köylere dağıtılmaya başlanıyor. Tohumlar, istediği ısı ve rutubeti yakaladığı zaman çatlıyor ve içinden karınca kadar kurtçuklar çıkmaya başlıyor. Körpe yapraklar toplandıktan sonra, marul salatası yapılıyormuş gibi yapraklar kıyılıp, bu kurtçuklara yedirilip, beslenmeye alınıyor. Bu bakım geceli ve gündüzlü olmak şartıyla 40 gün boyunca devam ediyor. Bu 40 günlük bakım esnasında ipek böceği 4 defa uykuya yatıyor. Uykudan kalktıktan sonra ipek böceği istifrar etmeye başlıyor. Eğer bir yaprak kırıntısı varsa onları dışarı çıkarıyor çünkü kendisini bir başkalaşıma hazırlıyor ve kafasını sallamaya başlıyor. Köylü bu olayları gördükten sonra ipek böceğini teker teker toplayıp, askıya alıyor. Askıya alındıktan sonra ipek böceği kendisine bir hamak örmeye başlıyor. Hamağı ördükten sonra bir pot yapıyor ve potun merkezinde, merkez kozasını örüyor. Eğer ipek böceğinin şartları sağlandıysa ve uygun bir şekilde beslendiyse, yaklaşık her kozanın üzerine 1500 metre bir ip bırakır. Bu dünyanın en uzun elyafıdır. Aynı kalınlıktaki çelikten, 7 kat daha fazla sağlamdır. İpeğin kurşun geçirmez özelliği vardır ve bunu tarihte ilk kez, Cengiz Han keşfetmiştir. İpeğin en önemli özelliği; ipeğin DNA'sıyla, insanların DNA'sı hemen hemen aynıdır. Bu yüzden bugün çürümeyen, bozulmayan ameliyat iplerini elde edebiliyoruz. Kurşun geçirmez yelek yapabiliyoruz. Sağlık sektöründe, yapay seviyede kulak zarı, kalp kapakçılığı yapabiliyoruz. Yani ipek hayatımızın her yerinde diyebiliriz. Bizim burada yaptığımız çalışmalardan bir tanesi; Türkiye'de ameliyat ipliği üreten bir yer yok. Bu konuda yüzde yüz olarak dışarıya bağımlıyız.  Bu konu üzerine çalışmalar yaptık ve sonuna geldik.  Eğer fizibilite raporu Uludağ Üniversitesi tarafından olumlu çıkarsa, inşallah Bursa'ya bir ameliyat ipliği fabrikası kazandıracağız.   

Bursa İpeğinin diğer ipeklerden nasıl bir farkı var?

Dünya coğrafyasına baktığınız zaman her bölgenin kendisine ait bir özelliği var.  Her bölgenin toprak yapısı bir birinden çok farklı. Uludağ, zamanında patlamış, kendisine göre mineraller püskürtmüş ve topraklar o minerallerin zenginliğini kazanmış. Hepimizin bildiği bir Bursa şeftalisi var. Herkes bunun mezesini, kokusunu iyi bilir. Bu şeftaliyi alıp Erciyes'te ya da Ağrı'da bulunan yanan dağlarların zenginleştirdiği toprağa diktiğiniz zaman, ağaç gelişim gösteriyor ama aynı meyveyi veremiyor. Şimdi şeftaliyi biz yiyoruz ama ipek böceğini beslerken de dut yaprağıyla besliyoruz. Yani şeftaliye, bu topraklar nasıl ayrı bir özellik katıyorsa, dut yaprakları da ipek böceğine öyle bir özellik katıyor. Bursa'da yetişen dut yaprakları kolay kolay sertleşmez. İpek böceği bu yaprakları yedikten sonra hastalanmaz. İpeğin kalitesi, daha böcek ilk olarak kustuğu anda ortaya çıkar. Ondan sonra teknolojiyi istediğiniz kadar işin içine sokun o kaliteyi arttıramazsınız. İlk lif ne kadar ince olursa, kalite de o kadar yüksek olur.  Dünyada bu özelliği taşıyan iki bölge var. Birisi, Özbekistan Fergana vadisi, birisi de Bursa'dır. Bir de Çin'de ufak bir bölge var ama orada ipek üretimi fazla yapılmıyor. Her ne kadar ipek böceğinin anavatanı Çin'de olsa yaşam alanına uygun olarak Bursa'yı ve Fergana'yı sayabiliriz.

İpek Böceği Üretim Merkezi'nden ve gerçekleştirdiğiniz ipek böceği tanıtım sergisinden biraz bahsedebilir misiniz?

İlk olarak koza alıp, Muradiye'deki İpek Fabrikamızı açtık. İpek fabrikasında Bursa Büyükşehir Belediyesi 32 adet Romen vatandaşımıza iş imkanı sağladı. Orada ipeklerin imalatını yaptıktan sonra İpek Böceği Tanıtım merkezinin tadilatını bitirdik ve burayı tasarım merkezi haline getirdik.  Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve İnegöl gibi 14 bölgemizin köylerinde terk edilmiş okullar vardı. Biz bu okulların Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak tadilatını yaptık. Bu olaylar gerçekleştikten sonra 180 halı tezgahı ve 28 tane dokuma tezgahı aldık. Bu köylerdeki insanlara dokuma eğitimi verdik. Yaklaşık bir yıldan beri de o bölgelerde halılarımız dokunuyor. Sergide gördüğünüz halıların, kumaşların hepsi köy tezgahlarında, elle dokunmuş ürünlerdir.

Bursalılara söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Her insanın olduğu gibi şehirlerinde isimleri vardır ve her şehrinde bir soy ismi vardır.  Bana göre İstanbul'un soy ismi boğazdır. Benim için Bursa'nın soy ismi de ipektir. Biz ipek dokumasını bu noktaya kadar getirdik. İnşallah ürün aşamasında da Bursa halkı bu işe sahip çıkacaktır. Zannediyorum ki bir daha da bu kimliğimizi kaybetmeyeceğiz.    

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.