'Batı'nın zulmünü eğitimle yıkmalıyız'

Gazetemiz Yazarı, Uzman Eğitimci Recai Albay, seri sunum konferanslarından birini Yıldırım Ahmet Vefik Paşa Anadolu Lisesi'nde verdi. Öğrencilere Batı'nın gerçek yüzünü anlatan Albay; "Bugün, Batı'nın maskesiz yüzünü, çıplak yüzünü ve insanlığı iliklerine kadar sömüren yüzünü tanımazsak, bu iğrenç iğfallerine, sömürülerine daha nice yıllar devam edecektir. Dolayısıyla bunların yüzündeki maskeyi yırtıp atabilecek konumda olan ülke de şimdilik Türkiye olarak biziz. Hem Afrika, hem de Asya kıtasının sömürülen ülkelerin ve bilhassa Müslüman ülkelerin yegâne ümidi de biziz. Bu oyunu yine biz bozacağız, tarihte bozduğumuz gibi. Bunun için de düşmanı tanımalı ve emel ve isteklerini bilmeli, felsefelerini ve gayelerini de deşifre etmeliyiz. Bilhassa Türk gençliği olarak dün ecdadımızın savaş sahalarında verdiği mücadeleyi bizler de bugün eğitim sahalarında vermek ve bu zihniyete karşı bilinçlenmek zorundayız. İşte bu nedenle; yeni baştan kendi öz değerlerimize, örf ve ananelerimize sımsıkı sarılmak zorundayız, aksi taktirde yakın zamanda kendi milletimizin/ulusumuzun yörüngesinden çıkıp Haçlı Batı'nın yörüngesi ve kuyruğu oluruz" dedi.

ÖĞRENCİLERE ÖRNEKLERLE AÇIKLADI

Albay, Batı'nın diğer devletleri ve milletleri nasıl hegemonyasına aldığını, yine Batılı tanınmış şahsiyetlerin eserlerinden aldığı örneklerle ortaya koyarak şunları kaydetti: "Milosz'un Conquest of Power" adlı romanında Teressa "Onlar babanı öldürdüler, sana daha güçlü görünmelerinin sebebi bu" der. Acımasız ve kör kuvvetle karşı karşıya kalan Piotr, nefret nesnesini hayranlık nesnesine çevirmeye çalışır. İptidai ve putperest dinlerin çoğunluğunun temelinde de benzer bir his yatar. İptidai insanlar ilahlarına saygı ve sevgileri sebebiyle tapmazlar. Merhametine terk edildikleri kuvvetler o ilâhlarda kişileştirilmiştir. Korkuyla mücadele eden iptidai insan söz konusu kuvvetleri yatıştırmaya çalışır, teslimiyetini, takdir ve takdisini sunar. Bugün de bazı insanlar, aynı şeyi mutlak güç sahibi otoritelere, güçlü devletlere karşı yapmaktadırlar. Bu insanlar, kendi saygı ve arzularıyla değil fakat söz konusu otoritenin mahiyeti karşısında hissettikleri sonsuz güçlüksüz sebebiyle boyun eğerler/eğiyorlar."

'ŞEREF PARAYLA SATILAMAZ'

"Batılı devletlerin zayıf ve güçsüz devler üzerinde kurduğu baskı ve şiddet, bu coğrafyada aynı zamanda Batılılara karşı hayranlık ve Batılıları kutsama derecesine dönüştürmüştür" diyen Albay, sözlerini şöyle tamamladı: "Bunun bence en birinci sorumluları da Batı'nın bu psikolojik baskısını, uyguladığı insanlık onuruyla bağdaşmayan durumunu açıklayıp, milletini ikaz etmesi gereken aydınlardır. Ama ne yazık ki, Batılılar evvela aydınları kadük hale getirip bu kesimi kendilerine sadık uşak haline getirmekten yola koyulmuşlar. Bakınız İtalya'daki köylüler, eşeğin yürümediğini sağlamak için ona vurmak yerine -ki inadı yüzünden eşeğe vurmak bazen faydasızdır-  bir hile düşünmüşler... Bir sopanın ucuna bir demet ot bağlanır, Sonra sopa da eşeğin başına bağlanır. Otu gören eşek ona ulaşma ümidiyle yürür. Çoğu insan bu eşekler gibi değil mi? İtalya'da olduğu gibi başkalarını eşeğe çeviren bazı insanlar yok mu? Allah, hayvanlardan farklı olarak bizi dik yürür şekilde yarattı. Çoğu insan bu imtiyazı kullanmaz, hayatlarının çoğunda eğilirler, hatta sürünürler. İnsan böyle mi yapmalı? Allah'ın bu büyük nimetini, dik yürümeyi reddetmek nankörlük değil mi? Şeref ve onur, parayla satılamayacak kadar değerlidir. Böyle bir sınamayla karşılaştığımızda asla tereddüt etmeyin."